BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Hafta sonu İslam dünyasının iki bayramından ilki olan Ramazan Bayramı’nı kutladık.

Hicretın ikinci yılının ramazan ayında orucun farz kılınması ile takip eden Şevval ayının ilk üç günü de idü-l-fıtr yani fitre (fıtır sadakası) verildiği için fıtır bayramı adıyla kutlanmaya başlanmıştır. Günümüzde ise bu bayram genelde Ramazan Bayramı adıyla anılmaktadır.

Milletimiz, büyük çoğunluğu İslamiyet’i kabul etmiş bir toplum olması nedeniyle İslamiyet’in dini bayramları ile Cumhuriyetimizin kurtuluş ve kuruluşla ilgili resmi bayram olarak kabul edilmiş günlerini bayram olarak kutlamaktadır.

Bizim kuşakların çocukluk ve gençlik yıllarındaki bayramları hatırlıyorum da bugünkü bayramlarla ortak hiçbir benzerliğinin kalmadığını üzülerek görüyorum.

Günümüzde bayram eşittir tatil anlayışı egemen olmuştur. Bayramın günler öncesinden otellerin, seyahat şirketlerinin ilanları, reklamları, gazeteleri, televizyonları, internet sitelerini kaplamaya başladı.

Artık milli bayramları da dini bayramları da hakkını vererek gereği gibi kutlamıyoruz.

23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim tüm yurtta gerçek bir coşkuyla kutlanırdı. Ortaokul, lise yıllarımda özellikle 19 Mayıs törenleri için nasıl hazırlandığımızı hatırlıyorum. Bir değil iki defa prova yapardık, bayrama, gösterilerine tam hazır olmak için. Milli bayramlar bizim için bir gurur günüydü. Silahlı kuvvetlerin geçit törenleri hepimizi heyecanlandırırdı. Evlerimizi bayraklarla donatırdık. Şimdi bunların çoğu unutuldu gitti. Varsa tatil yoksa tatil. Milli duygular bekleyebilir. Hele hükümet aradaki bir veya iki günü de tatil ilan edip hafta sonuyla birleştirirse deme keyfimize. Çok çalışıyoruz ya, biraz da dinlenmek hakkımız değil mi?

Dini bayramlardan Ramazan Bayramı bana daha sevimli ve anlamlı gelirdi. Bir aylık uzun oruç döneminin sonrasında kutlamanın haklı bir gerekçesinin olduğunu düşünürdüm. Kurban Bayramının sokakları, bahçeleri kana bulayan görüntüsünü hiçbir zaman sevemedim. Kurban Bayramından sonra haftalarca et yiyemezdim.

Bayramların günler öncesinden hazırlıkları başlardı. Her taraf bir güzel temizlenir, yemekler, özellikle de tatlılar yapılırdı. Bizim zamanımızda çikolata modası yoktu. Lokum, badem ve akide şekeri ikram edilirdi ziyarete gelen misafirlere. Hediyeler alınır. Bayram günü özlemle beklenirdi. Bizim dönemlerimiz çeşit çeşit giysilere, ayakkabılara sahip olunan bir devir değildi. Bayramlar çocukların giyim kuşam gereksinimlerinin karşılanmasına ve böylece çocukların sevindirilmesine de vesile olurdu. Alınan bu giysilerin adı bayramlıktı. Ben bayramlıklarım başucumda sabahın olmasını sabırsızlıkla beklediğim çok bayram gecesi yaşadım.

Bayramların bir güzel yanıda büyüklerin elini öpünce alınan bayram harçlıklarıydı. Kimden ne kadar harçlık alabileceğimi eski bayram deneyimlerimle kestirebilirdim. Benim favorim dayımdı. Karahisarlı Mehmet Usta namıyla tanınan dayım Sivas’ın en büyük marangoz atölyesinin sahibiydi. En çok harçlığı o verirdi. İlk kâğıt para harçlığı da dayımın elinden almıştım.

En zevklisi de biriktirilen bu harçlıkların harcanmasıydı. Abur cubur yemekten, sinemaya gitmeye, bisiklet kiralamaya ya da bayram dolayısıyla kurulan panayırda büyük salıncaklara, atlı karıncalara binmeye kadar paramızı son kuruşuna kadar hovardaca harcardık.

Yalnız bir defasında bayram harçlığımla aldığım mantar tabancasına mantarını bir türlü yerleştiremeyince dişimle inceltmeye kalkınca patlayan mantarın ağzımda yarattığı kanamayı ve acıyı hatırladıkça gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. Bayramlarımın tek olumsuz anısı da bu mantar tabancalı olanı.

Bizim bayramlarımızda küçükler büyükleri ziyaret ederek ellerini öperlerdi. Bayram geleneği bunu emrediyordu. Ancak, bayramdan önce bir ferdini kaybetmiş ailelere daha küçük olmasına bakılmaksızın öncelikle gidilirdi. Onların bayramının adı “yas bayramı”ydı.

Bayramlarda, dargınlar, dargınlıklarını bir yana bırakarak barışır ve barıştırılırlardı.

Kısaca gerçekten bayram gibi kutlanırdı o yılların bayramları.

Benimki bir geçmiş özleminden daha çok bir neyin nasıl olması gerektiğini ifadeden ibaretti. Sürçü lisan ettiysek af ola.

Bayramınızı en içten samimi dileklerimle kutlarım.