HABERLER GÜZEL GERÇEKLER ACI

TUİK 2021 yılı kümülatif dış ticaret verilerini henüz açıklamadı. Ama özellikle başta TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) kaynaklı olmak üzere müjdeli ihracat rekor haberleri havada uçuşuyor. İhracatımızın 2021 yılında %32.9’luk sevindirici bir artışla 225.4 milyar dolara ulaştığı bir bayram havası içerisinde kamu oyu ile paylaşıldı.

İhracat artışlarının, hem kamu kesiminde bu işle uğraşanlar, hem de özel sektörün bu uğraşın cephesinde yer alanlar için nasıl bir emek ve mücadele sonucu elde edildiğini, değişik zamanlarda iki kez bu ülkenin ihracat genel müdürlüğünü yapmış biri olarak en çok takdir edeceklerin içinde yer alırım.

Bu artış için emeği geçen mavi, beyaz yakalı ve kamu görevlisi herkesi yürekten tebrik ediyorum.

Yalnız bu tür sevinçlerimizin, gerçeğin acı yüzünü bize unutturacak şekilde “vur patlasın çal oynasın” bir bayram havasına dönmeden yeniden silkinip işimize odaklanmamız gerçeğini de bize unutturmaması gerekir.

Ne yazık ki, bu yılın başarısına rağmen ekonomimizin en önemli başarı göstergelerinden biri olan dış ticaret alanındaki geçmişimizden bu yana gelen performansımız hiç iç açıcı değil.

Şimdi size niçin böyle düşündüğümün nedenlerini açıklıyorum:

Hatırlayacaksınız, devletimizin ve özel kesimin tüm yetkili kesimleri 2023 için yüzyılın rüyası olabilecek bir ihracat hedef açıklamışlardı. Cumhuriyetimizin 100. Yılında 500 milyar dolarlık bir ihracat büyüklüğüne ulaşacaktık. Çok yüksek oranlı bir artışa rağmen hedef olarak belirlenen tarihin bir yıl öncesinde daha hedefin yarısına bile ulaşamadık. Hadi diyelim ki 2022’de de böylesine yüksek oranlı bir ihracat başarısı yakaladık, etti 300 milyar dolar, yani nereden bakarsanız bakın %40’lık bir yanılma. Sizce başarı mıdır?

Biz gerçekten başarılı bir dış ticaret ülkesi miyiz? WTO verilerine bakıyorum. 2020 gerçekleşmelerine göre ihracatta 30’ncuyuz. Önümüzde kimler mi var? 20’nci yüzyılın önemli bir bölümünü yıkıcı bir iç savaşın ve emperyalizmin bilek güreşinin sahnesi olarak geçiren Vietnam 20’nci olarak açık ara önümüzde. Tayvan’ı, Malezya’yı ve artık başka bir ligde yer alan Güney Kore’yi saymıyorum.

İthalatta ihracata göre başarılıyız. Burada 23’ncü sırada yer alıyoruz. Ama yine yukarıdan saydığımız ülkelerin gerisinde.

Dünya ihracatından G.Kore 2.9, Tayvan 2.0, Vietnam 1.6 pay alırken bizim payımız sadece %1. Gelelim son 20 yıldaki dış ticaretimizin genel görünüşüne. Bakalım nereden nereye gelmişiz?

TÜRKİYE’NİN 2001-2020 DIŞ TİCARETİ

(milyar ABD$)

 

Yıllar

 

İhracat

 

Değişim (%)

 

İthalat

 

Değişim (%)

 

Dış Ticaret Hacmi

 

Değişim (%)

 

İth/İhr Fark

 

 

İhr/İth Karşılama Oranı ( %)

2001

31.334

41.399

72.733

-31.334

56.9

2005

73.476

134.5

116.774

82.1

190.250

161.6

-43.298

62.9

2010

113.883

55.0

185.544

58.9

299.427

57.8

-71.661

61.4

2015

150.982

32.6

213.619

15.1

364.601

21.8

-62.637

70.7

2020

169.638

12.4

219.516

2.8

389.154

6.7

-49.879

77.3

2001-2020

2.381.301

3.501.439

1.120.28

68.0

Son 20 yıla 5 yıllık periyotlar halinde baktığımızda ihracatımızın artış hızının istikrarlı bir şekilde geriye gittiğini görüyoruz. İlk periyotta %134.5 olan bu artış, son periyotta %12.4’e kadar gerilemiştir. Keza ithalatta da 2010 yılına kadar yüksek oranlı artışlarla gelinirken, ikinci 10 yıllık dönemde bu artış hızının yavaşladığını görüyoruz. Sonuçta dış ticaret hacmimizin büyüyen ekonomimize paralel olarak büyümek yerine küçüldüğüne, daraldığına tanık oluyoruz.

Bu 20 yıllık dönemde ihracatımız da, ithalatımız da istikrarlı bir seyir izlememiştir. İhracatımız bu dönemde 5 kez, ithalatımız ise 6 kez gerilemiştir. Ancak, esas şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gereken husus bu 20 yıllık dönemde toplam1,12 trilyon dolar dış ticaret açığı verdiğimiz ve ihracatımızın ithalatımızın ancak %68’ini karşılayabildiği acı gerçeğidir. Turizm, hizmetler benzeri sair gelirlerimizle de bu farkı kapatamadığımız için bu fark bize yüksek cari açık, yüksek dış borç olarak geri dönmektedir.

Son yıllarda sürekli dikkat çektiğim bir husus ise geleneksel pazarımız olan AB ile ticaretimizde istikrarlı bir denge varken, uzak doğu ülkelerine karşı ticaretimizde çok yüksek açık verir hale gelmemizdir. Lütfen tanımımı bağışlayın bu ülkelerden bizi “ütmeyen” hemen hemen yoktur.

İşte rakamlar:

SON 5 YIL

2016-2020

SEÇİLMİŞ UZAKDOĞU ÜLKELERİ İLE DIŞ TİCARETİMİZ

(milyar ABD$)

Ülkeler

İhracat

İthalat

Fark

İth / İhrt Karşılama Oranı(%)

Çin

14.088

112.281

98.193

12.55

G.Kore

4.204

31.440

27.236

13.37

Japonya

2.213

20.402

18.189

12.17

Hindistan

4.739

30.770

26.031

15.40

Tayvan

1.115

8.128

7.013

13.72

Vietnam

1.406

9.324

7.918

15.08

Tayland

1.109

7.172

6.063

15.46

Malezya

1.734

11.233

9.499

15.44

Bengladeş

1.938

3.164

1.226

61.25

Endonezya

1.293

6.827

5.534

18.94

33.839

240.741

206.902

14.06

Durum hiç iç açıcı görünmüyor. Bu ülkelere son 5 yılda 33.8 milyar dolarlık ihracat yaparken bunlardan 240.7 milyar dolarlık ithalat yapmışız. Açık 206.9 milyar dolar. İhracatımızın ithalatı karşılama oranı %14.06. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Sanayisi gelişmiş olanına da, olmayanını da çok yüksek oranlı dış ticaret açığı veriyoruz. Mutlaka irdelenmesi, önlem alınması, özel politikalar izlenmesi gereken bir durum olarak görüyorum ben bu sonuçları.

Bir Alman deyimi “Ohne Fleiss, kein Preis” yani çalışmadan, emek vermeden ödül yok.