HEDEFE DOĞRU GENÇLERE ÖĞÜTLER

Günümüz gençleri artık daha zor, daha rekabetçi ve daha maddiyatçı bir ortamda yollarını, yönlerini bulmaya çalışıyorlar.

Üretmeyen, dolayısıyla işsizliğin özellikle eğitimli kesim için yıkıcı boyutlara ulaştığı, çoğu kazançların çağın gereklerine uygun yaşam koşullarını sağlayamadığı bir ülkenin gençleri olmak onlar için yaşamı daha da ağırlaştırıyor.

Tabii pamuklar içinde özenle büyütülen gözünü dünyaya açtığı andan itibaren iki üç dilli bir eğitimle hayata hazırlananlar, önceden yolu çizilenler, işi doğuştan belli olanlar bu yazımıza konu değildir.

Yazımızın konusu olan gençler şöyle veya böyle kurumsal bir eğitimin imkânlarını elde etmiş, bu yolla kendisini hayata hazırlamayı planlamış olanlardır. Yani gelecekte aklıyla, bilgisiyle, emeğiyle yaşamlarını sürdüreceklerdir.

Değerli gençler, öncelikle zamanın elinizdeki en önemli değer olduğunu unutmayın. Zamanınızı, paranızı değerlendirdiğinizden daha özenle kullanınız. Parayı yerine koyabilirsiniz, ama boşa harcanan zamanı asla yerine koyamazsınız. Gelecekte “Ah keşke…” dememeniz için bunları söylüyorum.

Ben gençlerin lise yıllarından itibaren hem kendilerini tanımaya, hem dış dünyalarını daha iyi değerlendirmeye başladıklarını düşünüyorum. Zaten Medeni Kanunumuz 18 yaşın bitimini artık tam ve ehil kişiliğe adım atma eşiği olarak kabul etmiyor mu?

İşte liseden itibaren gerçek ve bilinçli hayat hazırlığının başladığını söyleyebiliriz.  Zaten o yıllarda gençler sosyal, fen gibi ayırımlarla kendilerini tanımanın ilk işaretlerini vermiyorlar mı?

Birinci adım kendini doğru tanımaktan geçmektedir. Kendini tanımaktan kastım bir kişisel envanterdir. Yani imkânlarınız nedir? İstekleriniz, diğer bir deyişle hayattan beklentileriniz nelerdir? Bunlar birbirleriyle örtüşüyor mu? Örtüşüyor ise mesele yok.

Kısaca kendinizi tanıyacaksınız, ne istediğinizi bileceksiniz, isteklerinizle kişisel imkânlarınız örtüşecek yani hedeflerinizi gerçekçi bir yaklaşımla belirleyeceksiniz.

Kendinizi tanıdınız, hedeflerinizi belirlediniz. Bununla her şey halloluyor mu? Kesinlikle hayır. Siz daha yolun başındasınız. Artık uzun ve zorluklarla dolu bir yol sizi bekliyor. Yılgınlık göstermeden, asla vazgeçmeden kararlı, azimli bir çalışma ile hedefinize ilerlemeniz gerekiyor. Önünüze çıkacak engellerin, zorlukların sizi yıldırmasına izin vermemelisiniz. Hedefinize varmak için gerekirse daha donanımlı hale geleceksiniz. Daha çok acı çekeceksiniz, belki beklediğinizin, hesapladığınızın çok üzerinde güç ve enerji harcayacaksınız.

Bunlar sizin çıktığınız yolun doğal sonuçlarıdır. İşte bu yola çıkmadan ve de ilerlemeden tüm bu ihtimalleri göz önünde bulunduracak ve ona göre hazırlıklı olacaksınız. Şansızlık, kötü talih diye niteleyebileceğiniz olumsuzluklarla karşılaşmanız sizi asla küstürmesin, caydırmasın. Her gecenin bir sabahı olduğunu unutmayın. Siz bilginize, her şeyden önce kendinize güveniyorsanız ve yalnız güvenmekle kalmayıp çaba gösteriyor, emek veriyorsanız, o çıktığınız yolun sonuna varacaksınız bundan hiç kuşkunuz olmasın.

Gittiğiniz yolda zaman zaman yol ayrımlarıyla karşılaşacaksınız. Sezgilerinizle, bilginizle doğru yolun hangisi olduğunu bulmaya çalışacaksınız. Belki yanlış bir yöne gideceksiniz. Bunlar sizi yıldırmasın önemli olan, deneme yanılmayla da olsa yeniden doğru yolu bulabilmenizdir. İlerlediğiniz yaşam yolu her zaman bir otoyol gibi her noktasını önceden planlama imkânı veren bir kolaylık sunmaz. Bunun inişi vardır, çıkışı vardır. Yol ayırımı, çıkmaz sokağı vardır. Hayatta başarı denilen şey zaten tüm bu engellerin üstesinden gelebilmek değil midir?

Vahşi doğa ortamında hayatta kalmanın yollarını gösteren kişilerin yaşanmışlıklarını konu alan belgesel filmler vardır. O ekstrem koşullarda değilse de hayata adımını atan her genç kişinin de zamanla bir yaşam ustası ve her türlü güçlüğü, zorluğu yenecek şekilde donanımlı hale gelmesidir ondan beklenilen. Bu duruma gelenler için yaşamın zorlukları artık sıradanlaşır.

Sevgili gençler, başarı yalnız koyduğunuz hedefe varmakla da sınırlı değildir. O hedefe diğerlerinden daha önce varmanız da beklenir sizden. Yani artık yaşamla rekabet iç içedir. Okulda dereceye girerek burs elde etmek, daha iyi okullara girebilmek, meslekte daha başarılı mühendis, doktor, hukukçu vs. olmakla hayatınızı daha anlamlı kılabilirsiniz.

Sadece bu kadar mı? Her gencimizin yaşadığı toplumda, hatta bir adım daha ileri giderek, bu dünyada bir iz bırakmayı hedeflemesi ne güzel olur değil mi?

Ülke çapında bilim adamları, yazarlar, sporcular, Nobel ödülü alarak dünya da iz bırakan Aziz Sancar’lar, Orhan Pamuk’lar gibi.

Onlar başarmış, siz niçin başaramayasınız?

İstemek başarmanın yarısıdır.