Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/ankmailc/ertugrulonen.com/wp-includes/pomo/plural-forms.php on line 210
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ – Ertugrul Önen
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ

Gelişmiş toplumları, gelişmemiş ve az gelişmiş toplumlardan ayıran en belirgin özelliklerden biri, bu tür ülkelerde sivil toplum örgütlerinin “çok gelişmiş olması ve toplum yaşamının tüm katmanlarını kapladığı” şeklinde ifade edilmektedir.

Sivil Toplum Nedir?

Hegel, toplumu devlet, sivil toplum ve aile olarak üç bölüme ayırmaktadır.

Günümüzün modern anlayışında sivil toplum örgütleri devlet faaliyetleri dışında kalan gönüllülük ve dayanışma esasına dayanan kâr amacı gütmeyen yapılar olarak tanımlanmaktadırlar. Avrupa da tanımı ise “non govermental organizations” dır.

Ülkemiz çağdaş anlamda 1961 Anayasası ile en üst düzeyde güvence altına alınmış haliyle sivil toplum örgütlerinin en yaygın şekli olan dernekleri gündemine oturtmuştur. 1961 Anayasası’nın 29. Maddesinin “herkes önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir” hükmü bu alandaki gelişmelerin temelini oluşturmuştur.

Gerçi Osmanlı döneminde var olan loncalar, vakıflar, tarikatlar yoluyla toplumumuz sivil toplum modellerine aşina idi ve bunları uygulamaktaydı.

Günümüzde dernekler, vakıflar, odalar, birlikler, inisiyatifler şeklinde karşımıza çıkan sivil toplum yapılanmaları maalesef çok güçlü değildir.

Devletin bunları desteklemek, özendirmek gibi bir özel politikası da mevcut değildir.

Hatta kara mizah gibi ama, artık gündemden çıkmış bir gerçek olarak geçmişte Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakıflardan denetim ücreti adı altında hatırı sayılır miktarda bir para aldığını da söylemeden geçemeyeceğim. Neyse ki bu garabet ortadan kaldırılmıştır. Ticaret şirketlerini denetleyen devlet, onlardan bir ücret talep etmezken, kâr amacı gütmeyen vakıflardan bu ücreti yıllarca tahsil etmiştir.

Devlet böyle de, özel sektörümüzün büyük kuruluşları, gönüllülük değil zorunluluk esası ile kurulan ve işleyen, dolayısıyla üye olmanın ve aidat ödemenin zorunlu olduğu odalar ve birlikler farklı mı? Bunlar ellerinde oluşan bu büyük fonlara rağmen ülkemizin kendi alanlarında başarılı sivil toplum örgütlerini desteklemek bir yana, fırsatını bulduklarında geçtiğinde adeta rakip olarak görerek onları engellemeye, önlerini kesmeye çalışmaktan geri durmamaktadırlar.

Oysa, batının önde gelen şirketleri, hatta siyasi partileri sivil toplum örgütlerini fonlayarak onların toplumsal fayda üretmesinin destekçisi olmaktadırlar.

Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin en yaygını “dernek” modelidir. 2017 yılı itibariyle 111.238 faal dernek bulunmaktadır. Bunların yaklaşık 11 milyon üyesi vardır. Nüfusumuzun yaklaşık % 14’ü bir dernek üyesidir. Dernek üyelerinin sadece 1/5’i kadınlardır.

İkinci en önemli sivil toplum modeli ise vakıflardır. Ülkemizde 5.159 vakıf mevcuttur.

Gücünü bir devlet kuruluşundan (Trafik Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, Tapu Kadastro Mensupları Vakfı gibi) veya bir holdingten (Sabancı Vakfı, Enka Vakfı gibi) almayan vakıf ve dernekler çok gerekli, toplum için faydalı hizmetler yapsalar dahi ya hayatiyetlerini uzun bir süre devam ettirememektedirler. Ya da tabela STK’sı olarak ancak isimlerini yaşatabilmektedirler.

Gelişen toplumumuzun gereksinimlerine paralel olarak, sivil toplum kuruluşlarımızın da hem nicelik hem de nitelik olarak gelişmelerine mutlak ihtiyaç bulunmaktadır. Gelişmiş bir toplum olmanın yolu buradan geçmektedir.

Devletimizi, özel sektörümüzün güçlü kuruluşlarını ve tek tek bireyler olarak bizleri bu alanda önemli görevler beklemektedir.