Milletimizin güneşi Büyük Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86 yıldönümünde onu 1938’in hüznünün sıcaklığı ile özlemle ve en derin saygı ve minnet duygularımızla bir kez daha anacağız.
O yalnız bizim değil tüm mazlum milletlerin yolunu aydınlatan meşalesi olmuş, düşmanlarının bile saygısını, hayranlığını kazanmış olağanüstü bir asker, mükemmel bir devlet adamı ve kararlı yılmaz bir devrimciydi.
Bakınız Türklüğün hasmı ve özgürlüğümüze kastedenlerin başı olan Büyük Britanya Başbakanı Lloyd George onun için ne diyor? “İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki, Küçük Asya’da çıktı, hem de bize karşı. Elden ne gelebilirdi?”
Topraklarımıza işgale yeltenen Yunanistan’ın Başbakanı Elefterios Venizelos “Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşiyor. Bu olağanüstü işleri yapanlar hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır ve Türkiye bundan dolayı övünebilir.”
Görüyorsunuz gözleri kamaştıran bu büyüklük düşmanlarını dahi büyülemiş ve onları bu büyük insana duydukları hayranlık ve takdir duygularını ifade etmekten alıkoyamamıştır.
Emperyalizme karşı tavizsiz yiğitçe duruşu ile onları yenilgiye uğratması başta doğu ülkeleri olmak üzere tüm mazlum, ezilen milletlere cesaret ve güven aşılayarak onların da özgürlüklerini kazanmasının yolunu açmıştır.
Afganistan Kralı Emanullah Han “O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi” derken; Pakistan’ın büyük şairi ve siyasetçisi Muhammed İkbal; “Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, onun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik” sözleriyle onun mazlum milletlerin kaderinde oynadığı rolüne güzel ifade etmiştir.
Yaşamını milletine adamış bu büyük önder bakınız 10.Yıl Nutku’nda ne diyor? “On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde başarı vaat eden çok sözlerimi işittin. Mutluyum ki, bu sözlerin hiçbirinde ulusumun hakkımdaki güvenini sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.” O şaşmaz, yenilmez, yanıltmaz bir liderdir. Bunun içindir ki milleti de O’nu Türklerin atası anlamına gelen Atatürk soyadı ile taçlandırmıştır.
O fikirleriyle evrensel ve çağdaştır.
İşte şu sözlerin hangisine karşı çıkabilirsiniz, bunlar hiçbir zaman geçerliliğini yitirmeyecek fikirler değil midir?
- Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.
- Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.
- Siyasi askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydan gelen zaferler devamlı olmaz, az zamanda söner.
- Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş cinayettir.
- Yurtta barış, Cihanda barış.
O işte bu nedenle yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir” deyişini doğrularcasına kitleler halen onun adını haykırıyor, ismi geçince heyecanlanıyor, gözleri nemleniyor, her milli günde akın akın Anıtkabir’i dolduruyorsa onun halen eserleri, fikirleri ile bizi etkilemeye devam etmesinden ve halen yolumuzu aydınlatmasındadır.
Nitekim Küba Devlet Başkanı Fidel Castro Türkiye’den gelen bir heyeti kabulünde “Hayatta olmamasına rağmen ülkesini etkilemeye ve yönetmeye devam eden tek bir lider vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk’tür.” Sözleriyle bu gerçeği ne güzel ifade etmiştir.
Hala yolumuzu aydınlatan, dünyanın takdir duygularıyla andığı, örnek aldığı bir öndere sahip olduğumuz için ne kadar övünsek kendimizi ne kadar şanslı saysak azdır.
Bu millet Atasını sonsuza kadar yüreğinin sıcaklığında sarıp sarmalayarak yaşatacaktır.
Yazımı Belçikalı yazar Daniel Dumoulin’in sözleri ile noktalamak istiyorum. Bakın ne demiş yazar? “Türkiye sen Atatürk’ü Tanrı’ya borçlusun. Geriye kalan her şeyi de Atatürk’e.”