BİLGİ VE DENEYİM ÇOK MU GEREKLİ?

Toplumumuzda yetişmiş insanların bilgi ve deneyiminden yararlanma konusunda gelişmiş toplumlarda görülmeyen tembellik örnekleri ve israfla karşı karşıyayız. Şimdi bu da ne demek diye sorduğunuzu görür gibiyim.

Tembellikten kastım uzun yıllar siyasette, bürokraside hizmet etmiş, hani deyim yerindeyse saçını bu yolda ağartarak aktif çalışma hayatından ayrılmış ünlü, ünsüz kişilerimizi izliyorum ve doğrusu üzülüyorum.

Bunlardan kaçı edindiği o çok yönlü bilgi birikimini ve deneyimini sonraki yıllarında da ülkenin, milletin hizmetine sunmuştur. Kaçı en azından yaşadıklarını, hatalarını, günahlarını ve sevaplarını milletiyle paylaşmıştır. Bakın tarihimize hatta öyle uzağa gitmenize gerek yok yakın tarihimize, cumhuriyetli yıllarımıza bakın. Yüzlerce, binlerce siyasetçi, bürokrat gelip geçmiş bu ülkenin hayatından. Bunların büyük çoğunluğu bilgi ve deneyimlerini ülkesinin, milletinin hizmetine bir başka yolla sunmayı bir tarafa bırakın anılarını paylaşmak gereğini bile görmemişlerdir. Bir başkası yazmışsa ne ala. Ama bir başkasının yazdığı ne kadar gerçekleri yansıtmaktadır? O kişinin duygu, düşünce ve yaklaşımlarını ne ölçüde yansıtmaktadır? Arkanıza yaslanın ve sayın bakalım bunlardan kaçı ardında bir iz bırakmayı başarabilmiştir. İz bırakmaktan kastım aktif çalışma dönemlerinde yaptıkları değildir. En önde gelenleri bile hiç değilse tarihe not düşecek, toplum için bir vasiyet oluşturacak, kendilerini o önemli görevlere değer gören milletine hesap verecek şekilde birkaç satırı bile esirgeyerek aramızdan ayrılıp gitmişlerdir.

Bize de o yılların en önemli, en hayati olaylarının, gelişmelerinin halen gerçeklerini öğrenemeden yorum yapmaktan öteye bir imkân bırakmamışlardır doğal olarak.

Oysa gelişmiş toplumlara bakıyorsunuz. Siyasetin, bürokrasinin, iş dünyasının önemli simaları vakıflar kurarak, önemli hareketlere öncülük ederek, kitaplar kaleme alarak milletin teveccühü ile edindikleri bilgi ve deneyimlerini yaşamları boyunca kendilerine bu teveccühü gösteren milletlerinin yararlanmasına sunarak fayda üretmeye devam etmektedirler.

Yazıya başlarken tembellikten söz etmiştim. Yukarıda bu hususa değinmeye çalıştım. Gerçi bu durumu tam olarak tembellik olarak nitelemek de ne kadar doğru. Çünkü bu tutumun arkasında tembellik kadar umursamazlık, ilgisizlik, sorumsuzluk, kendi değerinin farkında olmamak gibi birçok nedenin yattığını düşünmekteyim. Tembelliğin yanında söz ettiğim israf kavramını da izninizle kısaca açıklayayım. Bizim gibi toplumlar her şeyi kıt kanaat bulurken maalesef bulduklarını da gereği gibi değerlendiremezler. Yiyecek maddeleri israfında üstümüze yoktur. Ne boşa yanan elektrik düğmelerini çevirmeyi, ne de boşa akan suyun musluğuna el atmayı akıl edemeyiz. Müsrifliğimiz yetişmiş insan değerlendirmesinde de farklı değildir. Üstelik yetişmiş insan sayımız çok olmamasına rağmen yetişmiş olanlarını da buruşturup bir kenara atmakta üstümüze yoktur.

Bir ömür boyu verdiği hizmetlerle ülke ve millet yararına fayda üretmiş, proje yönetmiş, başarılı sonuçlar elde etmiş insanlarımızı takdir etmeyi beceremediğimiz gibi bu önemli bilgi ve deneyim birikiminden de yararlanmayı akıl edemeyiz.

Kendimden örnek vereyim. 30 yılı aşkın dönemi devlet hizmeti olmak üzere yarım asırdır çalışıyorum. İki önemli bakanlıkta müsteşar, müsteşar yardımcısı olarak yaptığım görevleri bir yana bırakın. Dış ticaret alanında ikişer kez genel müdür yardımcısı ve genel müdür, ardından müsteşar yardımcısı ve müsteşar olarak görev yaptım. Özellikle esas uzmanlık alanım saydığım dış ticarette birçok ilke imza attım. Müesseseler kurdum. Yani kısaca ardımda yılların bilgi birikimi ve deneyimi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Gelişmiş toplumlar emekli olsalar bile bilgi ve deneyim sahibi temayüz etmiş bireylerinden yol ve yöntemini bularak bir şekilde yararlanmayı sağlamaktadır.

Bizim toplumumuzda ne yazık ki bu anlayışa sahip değiliz. Çoğu maiyetimde yetişmiş birçok yönetici geldi geçti benim görev yaptığım kurumun başından. Bir tanesi bile küçük büyük herhangi bir konuda, herhangi bir sorunda “siz ne düşünüyorsunuz? Bu konuda bir öneriniz olabilir mi?” demek ihtiyacını duymadı.

Ben kurduğum bir vakıfla bilgi ve deneyimlerimi toplumun yararına sunmaya devam ediyorum. Ya sunamayanlar, onca bilgi ve deneyim birikimi çöp olup gidiyor.

Olan bu ülkeye oluyor.