Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/ankmailc/ertugrulonen.com/wp-includes/pomo/plural-forms.php on line 210
4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ – Ertugrul Önen
4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ

Türk Ulusunun yakın tarihinin çok önemli günlerinden ve Kurtuluş Savaşımızın en önemli aşamalarından biridir 4 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresi. Biz Sivaslılar için ise ayrı bir gurur kaynağıdır. Ulusun kaderini tayin eden bu çok önemli buluşmaya ve alınan hayati kararlara ev sahipliği yapmış olmak.

Hele benim gibi lise öğrenim dönemini bugün “Kongre Müzesi” haline dönüştürülen bu tarihi binada geçirenlerin, tarihi kongre salonunun ve Büyük Atatürk’ün O günlerin Mustafa Kemal Paşa’sının yatıp kalktığı odaya 5-10 adım mesafede öğrenim görenlerin hayatlarında bugünün ve o tarihi binanın çok özel bir yeri vardır. Bir

Büyük Atatürk işgalcilerin “geldikleri gibi gidecekleri” karar ve inancı ile yola çıktığında milletine güvenmektedir. Nitekim Amasya’dan “milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözleriyle bu yola milletine güvenerek çıktığını dost düşman herkese duyurmuştur.

Sivas Kongresi’ne hazırlık olmak üzere Erzurum’da yapılan kongrede vatanın bütünlüğünün ve milli egemenliğin korunmasının esas olduğu ifade ile bu gayeyi temin için başta Mustafa Kemal olmak üzere heyet halinde tüm ülkeyi temsil eden delegelerle buluşmak üzere Sivas’a hareket edilmiştir.

Mustafa Kemal 2 Eylül günü Sivas’a gelmiş ve 18 Aralık tarihine kadar tamı tamına 108 gün Sivas’ta kalmıştır. Oysa Kongre 4 Eylül-11 Eylül arasında 7 gün sürmüştür.

Sivas halkı Mustafa Kemal Paşayı büyük bir coşku ve sevgi ile yollara dökülerek karşılamış ve onu bağrına basarak büyük misafirine ev sahipliğinde kusur etmemiştir.

Kurtuluş ve kuruluş yolunda çok önemli kararların alındığı kongrede önemli konulardan biri de “Manda Meselesi” olmuştur.

Rauf Orbay, Refet Bele, Bekir Sami, Halide Edip gibi o dönemin birçok önemli ismi kongrede mandayı savunurken tıbbiyelileri temsilen gönderilen genç tıbbiye öğrencisi Hikmet Bey “Paşam delegesi olduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki çalışmaya katılmak için gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsunlar şiddetle reddeder ve kınarız. Örneğin manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve lanetleriz” sözleri kongrede büyük etki yaratmış ve bunun üzerine Mustafa Kemal “Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Gençler vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır” diye kongreye hitap ettikten sonra Hikmet Bey’e dönerek “Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklal ya ölüm!” Diyerek manda meselesine noktayı koymuştur.

Sivas Kongresi böylece manda tartışmalarının  son bulduğu bir zemin olmuştur.

Kongreye katılım sayısı hususunda tam bir görüş birliği olmasa da sonradan katılanlarla beraber 41 delegenin katıldığı hâkim görüştür.

Büyük Atatürk kongre kararlarında ülkenin bütünlüğünün ve milli egemenliğin sağlanmasının milli iradeyi hâkim kılarak sağlanacağını kayda geçirerek, bundan böyle kurtuluş mücadelesinin millet adına milletin temsilcileri ile yapılacağını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Aynı zamanda Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’nin kongresi olarak da nitelenen Sivas Kongresi’nin, Milli gayeyi takip ve tüm teşkilatı idare etmek için bir temsil heyeti seçtiği ve bu temsil heyetinin yönetimi altında köylerden il merkezlerine kadar bütün milli teşkilatların takviye edilerek birleştirildiği de kararlar arasında yer alan önemli hususlardandır.

Artık millet adına hareket yetkisine sahip ve tüm ülkedeki direniş örgütlenmesini tek çatı altında toplayarak dağınıklığı ve güç kaybını önleyen organize bir yapı vardır.

Sivas Kongresi Kurtuluş Savaşımızın en önemli, en hayati yapı taşlarından biri olarak yakın tarihimizde yerini almıştır.

Başta Büyük Atatürk ve tıbbiye talebesi Hikmet Bey gibi cesur, fedakâr, inançlı, kurtarıcı kadroları bir kez daha en derin minnet ve şükran duygularımızla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.