MERCİMEK

“Böyle bir yazı başlığı olur mu?” demeyin. Halkımızın, dolayısıyla benim de bu halkın bir ferdi olarak çok sevdiğimiz bir bakliyat türüdür mercimek. Soğuk kış günlerinde içilen bir kâse bol baharatlı, limonlu mercimek çorbasının insanın içini ısıtan lezzetine meftun olmayanımız azdır.

Bol protein deposu, mutfağımızda çok sayıda kullanım şekli olan bir üründür mercimek.

Benim mercimekle bağım yalnız onu bir yiyecek olarak sevmekten ibaret kalmadı.

İki kez Türkiye’nin ihracat genel müdürlüğünü yaptım. Bu görevlerim sırasında beni en çok uğraştıran, halledildiğinde ise en çok sevindiren konulardan biri kırmızı mercimek ihracatıydı.

Güneydoğu bölgemizde bol miktarda üretilen kırmızı mercimek genelde ülke içi tüketimin çok üzerinde olduğu için “Oluşan bu stokları nasıl değerlendireceğiz?” diye kara kara düşünürdük.

O yıllarda en büyük alıcımız Hindistan’dı. 300-500.000 tonluk bir partiyi bu ülkeye satınca sırtımızdan büyük bir yük kalkar, bayram ederdik.

Tabii 80’li yıllarda bizim çabalarımız da yeterli olmadığı için biriken stokları eritmek üzere tüketimin artırılmasına yönelik arayışlar başlamıştı. Yaşı çok genç olmayanlar mutlaka hatırlayacaktır. Prof. Dr. Ayşe Baysal televizyondan çeşitli mercimek tarifleri vererek, mercimeğin faydalarını anlatarak, bu işe öncülük etmiştir. Birkaç yıl önce sonsuzluğa uğurladığımız bu değerli bilim kadınımızın ismi bu öncü görevi nedeniyle “Mercimek Teyze” ye çıkmıştı.

Şimdi bunları nereden hatırladım diye sorarsanız, eşimin market alışverişinden getirdiği paketleri yerleştirirken kırmızı mercimek paketinin üzerinde “Menşei: Kanada” ibaresini okuyunca şöyle bir geriye giderek o günleri hatırlayıp, sizlerle de paylaşmak istedim.

Durumumuz gerçekten içler acısı. Bu benim kanaatim ve değerlendirmem. İşte verileri aşağıya çıkarıyorum. Bakalım sizin değerlendirmeniz farklı olacak mı?

TÜRKİYE MERCİMEK ÜRETİMİ

Kırmızı Mercimek Yeşil Mercimek
 

YIL

Üretim Alanı (dekar) Üretim Miktarı (ton) Verim dekar/kg Üretim Alanı (dekar) Üretim Miktarı (ton) Verim dekar/kg
1988 7.310.000 829.000 113 2.250.000 211.000 84
1998 6.650.000 440.000 100 1.720.000 100.000 93
2008 3.572.328 101.361 142 323.088 24.827 83
2018 2.430.000 310.000 128 341.625 43.000 126

Kaynak: TUİK

Gelelim bu çizelgenin değerlendirmesine 1988’de kırmızı mercimek ekimi 7.3 milyon dekar alanda yapılırken, ekim alanları sürekli daralarak 2018 yılında 2.4 milyon dekara kadar gerilemiştir.

Keza yeşil mercimekte de durum farklı değildir. Burada da 2.5 milyon dekardan 341 bin dekara varan bir gerileme söz konusudur.

Her iki ürünü birlikte değerlendirdiğimizde ekim alanları 9.8 milyon dekardan 2.7 milyon dekara gerilemiş görünmektedir.

Aynı şekilde 1988’de 829.000 ton kırmızı, 211.000 ton yeşil olmak üzere toplam 1.040.000 ton mercimek üreten Türkiye’den, 2018 yılında 310.000 tonu kırmızı, 43.000 tonu ise yeşil olmak üzere toplam 353.000 ton mercimek üreten bir Türkiye’ye gelmişiz.

Bu dönemde üretim üçte bire inerken yani % 66 azalırken, nüfusumuz 52 milyondan 81 milyona çıkmış, yani  % 56 artmıştır. Ne yaman çelişki.

Bu tablonun ağır sonuçlarının dış ticaretimize yansımasını da aşağıdaki çizelge ile bilgilerinize sunuyoruz.

Kırmızı ve Yeşim Mercimek Dış Ticaret Sonuçları

Yıllar İhracat-İthalat Farkı (milyon $)
2000-2004 497.8
2005-2009 308.8
2010-2014 -225.2
2015-2018 -345.9

Kaynak: Ziraat Mühendisleri Odası

Bu her iki ürünün ihracat ve ithalatı 2000-2004 döneminde yaklaşık 500 milyon dolar gibi bir ihracat fazlasıyla kapanmıştır. Bir sonraki 5 yıllık dönemde de 308.8 milyon dolar bir dış ticaret fazlamız vardır.

Ne var ki, 2010’dan sonra bu her iki ürünün dış ticaretinde sürekli dış ticaret açığı veren bir ülke durumundayız. Bu son 9 yılda bu iki üründen verdiğimiz dış ticaret açığı maalesef 571 milyon dolara ulaşmıştır. Yani 2000-2009 arasında 806.6 milyon dolar dış ticaret fazlasından, 2010-2018 yıllarında 571 milyon dolarlık dış ticaret açığına gelmişiz.

İşte raflarda gördüğünüz Kanada menşeli mercimek paketlerinin bize hatırlattıkları.

Ülkemiz dünyanın önemli mercimek üreticilerinden ve ihracatçılarından biri iken bugün net ithalatçı konumuna gerilemiştir.

Üretimi geri plana iten anlayışın bizi getirdiği acı veren son.

Bu dönemlerde görev yapmış ve yapmakta olan bütün Tarım Bakanlarını bu başarılarından dolayı kutlarım.

Siz de benim bu dileğime katılır mısınız?