EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMADI -III

Bu başlık altında topladığım anekdotlarıma devam ediyorum.

Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarıyım, bir gün TCDD Genel Müdürü beni arayarak verimsiz işletmelerinden, yolcu hareketi olmayan demir yolu istasyon ve duraklarından şikâyet ederek buraları kapatmayı planladığını ve bu yolla önemli bir tasarruf sağlayacağını söyledi.

Genel Müdürün söyledikleri son derece makuldü. Başında bulunduğu kuruluşun kârlı ve verimli çalışmasını hesaplayan her basiretli yönetici gibi davranıyordu.

Esasen o tarihlerde Devlet Demiryolları bütün kamu iktisadi teşebbüsleri içerisinde en verimsiz çalışan ve zarar rekorları kıran, bu nedenle de basında haklarında sık sık eleştiri yazıları çıkan bir kuruluştu.

Bu açıdan da Talat beyin bu tür tasarruf önlemlerini alma cihetine gitmesi çok yerindeydi.

Kendisini bu yaklaşımından dolayı kutladım. Bu güvenle Talat bey tasfiye planına son şeklini verdikten sonra bize bir kez daha sunacağını söyledi.  Görüşmemiz böylece sonlandı.

TCDD Genel Müdürünün bu teşebbüsünden Bakanımız Mehmet Köstepen’i haberdar ettim. O da memnuniyetini ifade etti.

Aradan günler geçmişti ve bu görüşmeyi çoktan unutmuştuk.

Bir gün TCDD genel müdürü bu defa telaşlı ve sinirli bir ruh haliyle çıka geldi.

“Sayın Müsteşarım yapılan bu çalışmalar doğal olarak duyuluyor ve kısa zamanda da tasfiyeye konu yerlere kadar uzanıyor. Bu yerlerden sesler, itirazlar yükselmeye başladı. Haberiniz olsun. Hatta bana heyetler bile gelip gidiyor. Yakında sizin ve Sayın Bakanın da kapısını çalacaklardır” diye bize müjdeyi verdi ve gitti.

Talat beyin bu “müjdesinin” üzerinden çok geçmeden önce mahalli heyetler sökün etti. Bizim ilçemizin ve beldemizin istasyonunu, durağını nasıl kapatırsınız, diye. Sanırsınız ki o ilçe ve belde ortadan kaldırılıyor, mahvoluyor. Meseleye o kadar fanatik yaklaşıyorlar.

Bunların sonuç alamayacağı varsayımı ve birazda baskı gruplarının etkisiyle o kentin muhalif, iktidar ayrımı olmaksızın tüm milletvekilleri gelip gitmeye başladılar.

Onlara boşuna açıklamaya çalışıyorduk; O istasyondan tüm yıl boyunca on tane bilet satılmış. Gideni geleni yok ancak beş personeli var. İstasyonun giderleri var. Trenin durup, kalkmasının maliyeti var ama nafile. Anlayan yoktu. Yıl boyunca bir tek kişinin inip binmediği duraklar vardı. Tren sanki selam durur gibi bu durağa yaklaşırken yavaşlıyordu. Belli bir süre duruyor sonra hareket ediyordu. Bunu da anlatamadık.

TCDD’nin İzmir’de bir matbaası vardı. Kapatılacaklar arasında bu matbaada vardı. Talat bey tek tek fiyatları çıkartmıştı. Bu matbaada basılan evrakların maliyeti piyasanın 3-5 katıydı. Matbaa zarar üretiyordu.

Bir İzmir milletvekili olan Bakanımız muhalif, iktidar tüm İzmirli milletvekillerinin yakın markajı ve baskısıyla bunalmıştı. Bunlardan biride kayınpederi bu matbaada çalışan Işın Çelebi’ydi. Hiç değilse ekonomi bakanlığı yapmış bir siyasi olarak onun karşımıza çıkmaması gerekirken en fazla baskı yapanlardan birisi oydu.

Kötü para iyi parayı kovar teorimi gibi kötü siyasetçi iyi siyasetçiyi pes ettiriyordu.

Bakanımızın çok güç durumda kaldığını görünce Talat beyin birkaç ufak istisna dışında bu tasarruf projesini rafa kaldırmaktan başka çaresi kalmadı. Maalesef bakanlık olarak arkasında duramadık.

Bunlar ve benzerleri benim yaşadığım kamu kayıpları. İnanıyorum ki benzerlerini, belki çok daha büyük ölçektekilerini yaşayan çok sayıda devlet yetkilisi mevcuttur.

Bir yazarımızın ne zaman adam oluruz diye tekrarladığı bir deyişi vardır.

Ben bu yazıyla ilgili olarak bu deyişe; Ne zaman Ülkenin genel menfaatlerini bölgesel ve bireysel menfaatlerini üzerinde tutarız, o zaman diye cevap vereceğim.”