TÜRKİYE’NİN PLANLI EKONOMİ GEÇMİŞİ (2)

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren Büyük Atatürk’ün vizyoner yaklaşımı ile ülkenin kıt imkânlarının öncelikleri tayin edilerek en verimli şekilde kullanılması için planlı ekonomiye geçildiğini ifade ile bu uygulamaların sonuçlarına da kısmen değinmiştik.

Türkiye’nin planlı ekonomi yaşamı bununla sınırlı kalmadı. 27 Mayıs 1960 ihtilali ile 1950-1960 yılları arasında izlenen liberal ekonomi politikalarının ekonomide önemli hasarlara yol açtığı inancı ile Devleti ekonominin odağına oturtan ve düzenleyici rolü veren yeni bir planlı ekonomi dönemine adım atılmıştır.

Bu kez iş gerçekten çok sıkı tutulmuş ve ihtilal döneminde kabul edilen 1961 Anayasası’nın 41. Maddesinin,

“İktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu maksatla milli tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak Devletin ödevidir”

hükmü ile Devlete kalkınma planları yapma görevi verilmiştir.

Bununla da yetinilmeyerek yine 1961 Anayasasının 129. maddesi

“İktisadi, sosyal ve kültürel kalkınma bu plana göre gerçekleştirilir.

Devlet Planlama Teşkilatının kuruluş ve görevleri planın hazırlanmasında, yürürlüğe konmasında, uygulanmasında ve değiştirilmesinde gözetilecek esaslar ve planın bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesini sağlayacak tedbirler özel kanunla düzenlenir”

şeklindeki hükmü ile Devlet Planlama Teşkilatını anayasal bir kuruluş olarak öngörmüştür.

Anayasanın bu emredici hükümlerinin yürürlüğe girmesinden önce, 30.09.1960 gün ve 91 sayılı yasa ile Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur. Bir müsteşarlık olarak örgütlenen bu teşkilat Başbakanlığa bağlanmış ve Yüksek Planlama Kurulu ile birlikte ana yapıyı oluşturmuştur.

Yüksek Planlama Kuruluna Başbakan veya yardımcısı başkanlık edecek ve Bakanlar Kurulunca seçilecek 3 bakanla DPT Müsteşarı ve daire başkanları kurulda yer alacaklardır.

Bu yasa ile DPT’ye

– Ülkenin her türlü kaynaklarını saptayarak izlenecek ekonomik ve toplumsal politika ve hedeflerin belirlenmesinde Hükümetlere yardımcı olmak.

– Çeşitli bakanlıkların ekonomik politikayı ilgilendiren etkinliklerinde eşgüdümü sağlamak amacıyla önerilerde bulunmak,

– Özel kesim etkinliklerini planın amaç ve hedeflerine uygun bir şekilde özendirip düzenleyecek önlemleri önermek,

– Hükümetçe benimsenen hedefleri gerçekleştirecek uzun ve kısa dönemli planlar hazırlamak,

– Planların başarıyla uygulanabilmesi için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla yerel yönetimlerin kuruluş ve işleyişinin yeniden düzenlenmesi konusunda önerilerde bulunmak,

– Planın uygulanmasını izlemek,

ana görevleri verilmiştir.

Usulüne göre hazırlanan kalkınma planları TBMM’ce de kabul edilerek yürürlüğe konulan güçlü belgelerdir.

Kalkınma planları kamu kesimi için bağlayıcı, özel kesim için ise yol göstericidir.

1960 sonrası planlı kalkınma dönemi birbirini izleyen beş yıllık dönemler halinde 3 dönemi kapsayacak şekilde ve ilki 1963 yılında yürürlüğe konulmak suretiyle 1978 yılsonuna kadar sürmüştür. 1979-1983 dönemini kapsayan 4. Kalkınma Planı ise dönemin ağır siyası, toplumsal ve ekonomik koşulları nedeniyle uygulanamamıştır.

1984’de yürürlüğe giren 5. Kalkınma Planı ise kalkınma stratejisi ve hedefleri itibariyle bambaşka bir felsefeye dayandığı için 5. planlı dönemden itibaren artık yeni bir ekonomik kalkınma döneminin başladığı kabul edilir.

1978 sonuna kadar, kendi kendine yetme amacına yönelik olarak tam manasıyla dışa kapalı, dış ticaretin kontrol altında, özellikle iç sanayinin korunması için ithalatın yüksek gümrük vergileri, fonlar ve kotalarla korunduğu, sabit kur ve katlı kur sistemlerinin devrede olduğu bir dönem yaşanmıştır.

24 Ocak 1980 kararları olarak bilinen ve yeni bir ekonomi felsefesini yansıtan, 1983 yılında Anavatan Partisi’nin iktidara gelmesi ile kabul edilen ve 1984’de yürürlüğe giren 5. Kalkınma Planı ise bu ekonomik felsefenin yeniden ve güçlü bir şekilde ifadesi olmuştur.

Artık benimsenen, liberal ve ihracata dayalı bir kalkınma modelidir.

Bu kalkınma planlarının ülke ekonomisini nereden nereye getirdiğini, başarı ve başarısızlıklarını da bir başka yazıda ele alacağız.

Plan, hedefleri koyar
Sonuçlarını garanti etmez.