BİR ZAMANLAR KARİYERİN EŞİĞİNDE

Kariyere ilk adım atılan yıllar, kimi zaman tatlı heyecanları ve mutlulukları, bazen acıları, hataları, başarıları ile hep anılarımızın ayrıcalıklı köşelerinden birindedir.

O dönemlerin başarıları, hataları, rastlantıları geleceğimizi şekillendirmiştir.

Kariyer başlangıcı denebilir mi ama henüz Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Derslere devam zorunluluğu olmadığı için öğrenim masraflarını karşılamak üzere çalışmayı planlıyorum. Sürekli soruşturuyorum. İlanları takip ediyorum. Önce TRT’nin yeni kurulan TV dairesine sınavla lisan bilen eleman alacağını duydum ve başvurumu yaptım. TRT daha televizyonculuğa yeni başlama hazırlığı içinde. Yepyeni bir alan bunun için heyecan duyuyorum. Sınavım başarılı geçti. Sonucunu umutla bekliyorum.

Bu sınav muhtemelen o tarihlerde TRT’ye giren Uğur Dündar, Nuri Çolakoğlu gibi tanınmış kişilerin alındığı sınavdı.

Bu arada Ziraat Bankası’nın da dış muameleler elemanı olarak istihdam etmek üzere yabancı dil sınavı ile eleman alacağını bir dost vasıtası ile öğrendim. Oraya da başvurumu yaptım ve sınavına girdim. Sınavım başarılı geçtiği için orada da kazanacağıma eminim.

Sınav sonuçlarından eminim ama bir Türkiye gerçeği olarak ya kazadırılmazsam kaygısı var.

Önceliğim TRT, iki üç gün aralıklarla uğrayıp sonucun belli olup olmadığını soruyorum. Biz size posta ile bildireceğiz diyorlar.

Bir müddet sonra gidip gelmekten usandım. Posta beklemeye başladım.

Aradan belli bir zaman geçmişti ’ki Ziraat Bankasından sınavı kazandığım, gerekli belgeleri hazırlayarak Personel Müdürlüğüne (o günkü tanımı ile Zat İşleri Müdürlüğü) başvurmam yazılı olarak iletildi.

İş bulduğum için sevinmiştim. Ama TRT’ den haber gelmemesinden dolayı buruktum. TRT’den nasıl bir sonuç çıkacağını kestiremediğimden kısa zamanda belgelerimi hazırlayarak Ziraat Bankasına başvurumu yaptım. İşe başladığım gün çok heyecanlıydım. Bu benim ilk ciddi işim. Belki kariyerimin başlangıcıydı.

Ziraat Bankasının eleman alacağını bildiren bana tam rehberlik yapan kendisini her zaman minnetle andığım o tarihte iştirakler müdür yardımcısı olarak(daha sonra İştirakler Müdürü, Başhukuk Müşaviri) görev yapan değerli büyüğüm Saim Uluözyurt’a uğradım.

Beni tebrik etti, yüreklendirdi. “Bu tarihi kuruluşta ve bu tarihi binada görev yapacağın için şanslısın. Mithat Paşa’nın ekmeğini yiyen insanlar bu ülkeye hayırlı hizmetler yapmışlardır. İnşallah Mithat Paşa’nın ekmeği sana da uğurlu gelecek. Sen de bu ülkeye güzel hizmetlerde bulunacaksın.” mealindeki sözleri beni çok mutlu etti ve adım attığım bu kuruma içimin ısınmasının ilk kıvılcımlarını yaktı.

Ziraat Bankası’nın tarihi genel müdürlük binasının üst katında Merkez Bankası’na ve bulvara bakan Ön Kulenin altındaki odada göreve başladım. Ziraat Bankası, Dış Muameleler Müdürlüğünü yeni kurmuştu. Daha önce Ticari Krediler Müdürlüğü bünyesinde yürütülen dış muamelelere ilişkin hizmetler artık bu müdürlük tarafından yerine getirilecekti. Müdürümüz daha sonra çeşitli Bankalarda Genel Müdürlük yapan Cavit Oral’dı.

Müdürlük kadrosunda bizim gibi yeni girenler olduğu gibi ticari krediler müdürlüğünden aktarılan bankanın eski personeli de vardı. Ama sonuçta biz yeni bir müdürlüktük. Banka yeni bir atılım içine girmişti. O tarihlerde tüm Türkiye’de binin üzerinde şubesi bulunan Ziraat Bankasının sadece 12 büyük şubesi dış muamele yapma yetkisine sahipti.

Büyük bir heyecanla kendimi yeni bir işin içinde bulmuştum. Sonra uzun yıllar hatta ailece dostluk yapacağımız yeni arkadaşlar edindik burada.

TRT’yi artık tamamen unuttum. Aylar sonra bir sürpriz yaşadım. TRT sınavı kazandığımı bildiriyor ve belgelerimle işe başlamak üzere başvurmamı istiyordu.

Ziraat Bankasını sevmiştim TRT’ye gitmeyi aklımın köşesinden bile geçirmedim.

Ben artık sadece resmen değil gönülden de Ziraat Bankalıydım.

Büyüklerimizin zaman zaman bize söylediği “Anadolunun en ücra ilçelerinde bile dalgalanan iki Türk Bayrağı görürsen bir kaymakamlığın diğeri Ziraat Bankasınındır” deyimini bu kurumun Türkiye için ifade ettiği önemi hiçbir zaman unutmadım.

Bankada henüz 6 aylık deneme sürecini tamamlamamışken, merkezi yönetimden çıkan bir bildirimle devlet lisan imtihanı açıldığı ve başvuru tarihleri bildiriliyordu.

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde yazılı ve yazılının başarılması halinde sözlü olarak da devam ettirilen bu sınavı kazandığımda ne kadar işime yarayacağını kestiremiyordum. İlk memuriyetimin birinci ayında girdiğim için, bu durumda olanlara verilen bir derece terfii beni aynı zamanda memuriyetle başladıklarımızın 3 yıl önüne geçirmişti.

Sonra tüm çalışma yaşamım boyunca bir yasa hükmüne göre yapılan bu ciddi sınavın sonucunda elde ettiğim kazanım benim için çok değerli sonuçlar doğurdu.

Ziraat Bankası benim kariyer başlangıcım için önemliydi ama Türkiye için de önemli bir kurumdu. Bu konuya devam edeceğim.

Ancak, kariyerimin ilk başlangıç yılları ile ilgili sizlerle paylaştığım bu anılardan çıkarılacak önemli sonuçları burada sizlerle paylaşacağım.

Bunlardan ilki, daha yüksek öğrenimim bitmeden çalışmaya başlamam ve rastlantı sonucu çalışmayı seçtiğim kurumun yapmakta olduğum öğrenimin biraz dışında bir kariyere beni yöneltmesi ve bundan hiç pişman olmamamdır.

Bir diğeri 60’lı yılların ikinci yarısında TRT, Ziraat Bankası gibi önemli kurumların yüksek okul mezunu lisan bilen eleman bulamaması nedeniyle, lise mezunlarını da bu sınavlara kabul ediyor olmasıdır. Yabancı lisan öğretimi açısından belki hala pek iyi bir durumda değiliz ama 60’lı yıllara göre önemli mesafeler kat ettiğimiz bir gerçek.

Başka önemli bir tespit de, o tarihlerde bu kurumların sıradan elemanlarını bile sınavla almaları ve objektif sınav yapmalarıdır. Eğer böyle olmasaydı benim gibi deyim yerindeyse arkası olmayanların buralara girmeleri mümkün olmazdı.

Son bir önemli tespit ise, genel ve katma bütçeli idarelerde kamu iktisadi teşebbüslerinde (T.C. Ziraat Bankası gibi) çalışanların lisan öğrenmeleri, bunu belgelemeleri açısından yasa ile ciddi bir şekilde desteklenip teşvik edildikleridir.

Rastlantılar, yol ayrımları bunlar geçmişin yaşanmışları ama aynı zamanda geleceğimizin de şekillendiricileri oluyorlar.

Geleceğin temelleri geçmişte atılıyor.