2019 YILI DIŞTİCARETİ GENEL BAKIŞ

İhracatımız artmış, ithalatımız gerilemiş, dış ticaret açığımız azalmış, ihracatın ithalatı karşılama oranı yükselmiş. Baştan aşağı sevindirici gelişmeler.

Hani ambalajı süslü hediyeler alırsınız. Renkli kâğıtlara sarılmış kocaman kutuları açtığınızda hayal kırıklığına uğrarsınız.

Şimdi bizim bu sevincimiz de işte buna benzemez inşallah. Ambalaj güzel, içine girmediğinizde her şey yolunda görünüyor. Tabii biz içine de girip bakacağız. Dileriz içi de, ambalajı kadar bizi sevindirir.

Önce rakamları konuşturarak başlayalım değerlendirmemize;

2019 YILI DIŞTİCARETİ

(1000 $)

İhracat Değişim % İthalat Değişim % İthalat İhracat Farkı Dışticaret Hacmi Değişim % İhracat / İthalat    
%
171.530,675 2.1 202.704,512 -9.1 -31.173,837 374.235,186 40 84.6

 

İhracatımız küçük oranlı da olsa artmış görünüyor. Ancak, yetkililerin böylesine mütevazı bir artışı bile sanki bir başarıymış gibi sunmaları garip kaçıyor. İhracatımızın önceki yılların ihracatına göre artış göstermesi doğal değil mi? Hele ay ay ihracat rakamları açıklanırken “bugüne kadar en yüksek ……….. ayı ihracatı” diye böbürlenmelerini anlamak hiç mümkün değil. Nüfus olarak büyüyen, ekonomi olarak büyüyen, refah düzeyi gelişen bir ülkede ihracat rakamlarının da yıldan yıla artması doğal bir gelişme değil midir?

Kaldı ki son 20 yıla baktığımızda ihracatımızda 13 yıl çift haneli büyümeler yaşandığını, 2003 de % 31,0 2004 yılında ise % 33,7 ile bu 20 yıllık dönemin en başarılı performansının ortaya konulduğu dikkate alınırsa 2019’da ihracat açısından “yerimizde saymışız” dersek yalan olmaz.

Kaldı ki, 2023 yılı için gerek hükümet, gerekse Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından ortaya konulan 500 milyar $’lık hedef dikkate alınırsa en iyimser tahminle (yıllık ortalama % 7’lik bir büyüme ile) 225-230 milyar dolarlık bir ihracat büyüklüğüne ulaşmamız mümkün olabilir ki bu rakamın öngörülen hedefin % 50’sinin bile altında kalması tahminlerimizin ya da plan ve programlarımızın ne ölçüde başarı ile gerçekleştirildiğine tipik bir örnektir.

Gelelim ithalata; ithalatımızda gerileme ihracata göre daha yüksek oranlı, dış ticaret açığına olumlu etkisi açısından bu durumu sevinçle karşılamak gerekirse de, ithalatın içine girip, ayrıntılarını görmeden bu azalışın ekonomimiz açısından bir sağlık işareti olduğunu söyleyemeyiz.

İthalatımız son 20 yılın 12’sinde artmış, 8’inde azalma göstermiştir. En yüksek oranlı artış % 40.7 ile 2004, en yüksek oranlı ithalat gerilemesi ise % 30.2 ile 2009 yılında yaşanmıştır.

2019 yılında ithalat-ihracat farkı 31.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu açık miktarı son 20 yılda en düşük 5’nci açık düzeyidir. Ülkemiz en yüksek dış ticaret açığını 105.9 milyar dolarla 2009 yılında vermiştir.

Dış ticaret hacmimiz 2019 yılında 374.2 milyar $ olmuştur. Son 20 yılda 403.5 milyar dolarla 2013 yılının dış ticaret rakamı bir rekordur. Bu büyüklüğe halen ulaşılamamıştır. 2019 yılının dış ticaret hacmi 20 yıllık dönemde 7’nci sırada kalmıştır. Yani dış ticarette sanki biraz kabuğumuza çekilmiş gibiyiz.

Gelelim şu ünlü ihracatın ithalatı karşılama oranına. % 84.6 gerçekten iyi bir sonuç. 2009’un % 75.7 ve 2018’in % 75.3’lük gerçekleşmeleri 2019’a en yakın sonuçlar olarak kaydedilmiştir.

Bu dönemde 2001’in % 51.0 ve 2011’in % 56.0’lık sonuçları ise dönemin en düşük ihracat/ithalat oranlarıdır.

2019’un tepeden bir drone çekimi ile kuşbakışı görünümü bu:

  • İhracat artmış gibi görünüyor ama, yerinde saymış demek daha doğru olur.
  • İthalat azalmış, bakmamız gerek, bu azalma sağlık işareti sayılabilir mi?
  • Dış ticaret hacmimiz küçülmüş, içimize dönmüşüz.
  • Dış ticaret açığı kutlanabilir bir düzeye gerilemiş. Ancak biz bunun ithalat gerilemesinden ziyade ihracat artışı ile sağlanmasını arzu ederdik.
  • İhracatın ithalatı karşılama oranı 20 yıllık dönem için rekor bir düzeyde olumlu bir gerçekleşme göstermiştir. Burada da bu iyileşme keşke ihracat performansımızla sağlansaydı demeden geçemeyeceğiz.
  • Gelelim son 20 yılın toplu kâr zarar hesabına. Bu 20 yıllık dönemde toplam 1.106 milyar $ dış ticaret açığı vermişiz. İşte esas önemli olan ve ekonomimizin iki yakasını bir araya getirmeyen acı gerçek budur.

Dış ticaretimizi gelecek haftalar da irdelemeye devam edeceğiz.