Yazımıza geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Hatırlayacaksınız ilk yazımızı, yarışa nereden başladığımızı ve tarihsel gelişimi anlatarak sonlandırmıştık. Bu yazımızda ise ulaşılan noktadaki gerçekleri verilerle ortaya koyarak sonuçlar çıkarmaya çalışacağız.
Peki, ne görüyoruz?
Onlar teknoloji üreten, dünya çapında onlarca marka yaratan gelişmiş bir sanayi ülkesi; biz halen gelişme yolunda sayılan, milli geliri 10.000 $ barajını bir türlü aşamayan ve dolayısıyla geçmişte Güney Kore’nin bir üst liginde oynarken, bugün onlar iki kademe atlayarak, bizi de geçmek suretiyle süper lige çıktılar. Biz halen aynı yerlerdeyiz.
Bu ifade ettiklerimizi bir de iki ülkenin gerçek bir karşılaştırmasını yapacak verilerle destekleyerek teyit etmek istiyoruz.
İki Ülkenin Genel ve Makro Ekonomik Verileri
|
Nüfus (2014) |
|
GSYH |
||
|
Dünya Sıralaması |
Nüfus (Milyon) |
Yüz Ölçümü (km²) |
Milyar ABD $ |
Dünya Sıralaması |
Türkiye |
19 |
76.48 |
783.562 |
821,8 |
17 |
G. Kore |
26 |
50.24 |
99.392 |
1.197,5 |
15 |
|
Kişi Başına GSYH |
Sektörsel GSYH Dağılımı (%) |
||||
ABD $ |
Dünya Sıralaması |
Tarım |
Sanayi Toplam |
İmalat |
Hizmetler |
|
Türkiye |
10.744 |
66 |
9.14 |
27.88 |
18.59 |
62.98 |
G. Kore |
23.837 |
33 |
2.70 |
39.24 |
31.20 |
58.06 |
|
GSYH / |
|
|
Yurtiçi Tasarruflar (%) |
Sabit Sermaye Yatırımları (%) |
Tüketici Fiyatları Artışı (%) |
|
Türkiye |
14.01 |
20.27 |
8.9 |
G. Kore |
31.37 |
26.71 |
2.2 |
|
Faiz Oranları (%) |
Cari Denge milyar ABD $ |
GSYH Cari Denge (%) |
Türkiye |
16.35 |
-47.75 |
-6.06 |
G. Kore |
3.70 |
43.14 |
3.82 |
|
Küresel Rekabet Edebilirlik Endeksi Sıralaması |
|
Patent Sayısı |
||
2012 |
2013 |
İnsani Gelişmişlik Endeksi Sıralaması |
2001 |
2011 |
|
Türkiye |
43 |
44 |
90 |
2128 |
988 |
G. Kore |
19 |
25 |
12 |
34675 |
91720 |
|
Araştırmacı Sayısı |
Yıllık Uluslar arası Bilim ve Mühendislik Yayınları |
Türkiye |
64.000 |
10.000’in altında |
G. Kore |
264.000 |
20.000’in üzerinde |
|
Uluslararası Rezervler (Altın hariç) Milyar ABD $ |
Yurtdışı Yatırımlar Milyar ABD $ |
Yurtiçi Yabancı Yatırımlar Milyar ABD $ |
Türkiye |
99.4 |
214.1 |
629.0 |
G. Kore |
323.1 |
841.9 |
945.1 |
|
Dış Ticaret Verileri |
|||
İhracat Milyar ABD $ |
İthalat Milyar ABD $ |
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (%) |
Dünya Ticaretindeki Payı (%) |
|
Türkiye |
152.46 |
236.55 |
64.45 |
1.07 |
G. Kore |
547.88 |
519.57 |
105.45 |
2.92 |
|
GSYH / İhracat (%) |
GSYH / İthalat (%) |
Türkiye |
14.34 |
30.10 |
G. Kore |
48.50 |
46.00 |
|
İstihdam Verileri |
|||||
Toplam İstihdam |
İstihdamın Oranı |
İstihdamda Kamunun Payı |
||||
Milyon Kişi |
Dünya Sıralaması |
Toplam Nüfusa (%) |
Dünya Sıralaması |
% |
Dünya Sıralaması |
|
Türkiye |
24.82 |
14 |
33.16 |
58 |
13.18 |
39 |
G. Kore |
24.68 |
15 |
49.36 |
20 |
3.92 |
57 |
|
İş Gücü Verimliliği |
|
İyi Yaşam Endeksi Sıralaması |
İmalat Sanayinde Saatlik Brüt Ücret |
|||
ABD $ |
Dünya Sıralaması |
İşsizlik (%) |
2012 |
2013 |
ABD $ |
Dünya Sıralaması |
|
Türkiye |
24.28 |
41 |
9.2 |
36 |
36 |
4.37 |
46 |
G. Kore |
26.49 |
37 |
3.2 |
24 |
27 |
14.39 |
23 |
Not: Yılı belirtilmeyen istatistikler 2012 yılına aittir.
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı
Bu veriler bize ne gösteriyor, dilerseniz satır başları olarak bunları açıklamaya çalışalım.
– Dünyanın iki farklı ucunda bulunan Türkiye ve G.Kore’nin nüfus karşılaştırmasında geçmişte birbirine yakın olan nüfuslarının giderek açıldığını, Kore’nin 50 milyonluk nüfusuna karşılık Türkiye’nin 77 milyonluk bir büyüklüğe ulaştığını görüyoruz.
– Kore nüfusunun Dünyanın okuryazarlık oranı en yüksek insan topluluklarından biri olduğunu da belirtmek gerekir. Keza yüksek öğrenim öncesi aşamayı tamamlayanların %90’ının üniversite öğrenimini de ikmal ettiğini ifade etmeliyiz.
– 50 milyonluk Kore nüfusu yaklaşık 100.000 km² lik bir alanda, diğer bir ifadeyle Türkiye’nin sekizde biri kadar bir coğrafyada yaşamaktadır.
– Kore, Türkiye’nin 1,5 katı büyüklüğünde bir GSYİH üreterek Dünyanın 15. büyük ekonomisi olmuştur. Türkiye ise 17. sıradadır.
– Kore’de kişi başına düşen milli gelir Türkiye’nin iki katından fazladır.
– G. Kore, Forbes’in “Global 2000 Leading Companies” Dünya’nın önde gelen 2000 büyük şirketini gösteren listede 60 firma ile temsil edilmektedir. Samsung Electronics listeye 22. sıradan girmiştir.
Buna mukabil Türkiye, en yukarıda yer alanı 392. sıradan giren T. İş Bankası
olmak üzere 12 firma ile söz konusu listede yer almaktadır.
– Listede yer alan 60 Kore firmasının satışları toplamı 1,4 trilyon varlıkları toplamı ise 3,4 trilyon dolardır. Türkiye’den yer alan 12 firmanın satışları toplamı 126,5 milyar dolar, varlıkları toplamı ise 123,6 milyar dolardır.
Söz konusu listede 5 şirketle yer alan Samsung grubunun satışları toplamı 287,
varlıkları toplamı ise 472 milyar dolardır.
– Ancak ne gam, yine Forbes’in dünya milyarderleri sıralamasında G. Kore’nin 26 zenginine karşılık bizim de 23 zenginimiz var.
– Tek başına Samsung Electronics’in satışları toplamı 209 milyar, varlıkları toplamı ise 203 milyar dolardır. Diğer bir ifade ile tek başına Samsung Electronics bizim listede yer alan 12 büyük firmamızın iki katına yakın satış ve varlık rakamlarının sahibidir.
– Kore Dünya insani gelişmişlik endeksi sıralamasında 12.dir. Türkiye ise 90. sırada yer almaktadır.
– Kore bize göre daha gelişmiş bir ekonomiye ve sanayi alt yapısına sahiptir.
Nitekim GSYİH’ sının yapısında tarımın yeri bize göre düşük, sanayi ve özellikle imalat sanayinin yeri yüksektir.
– Kore’de milli tasarrufların GSYİH’ ya oranı bizim iki katımızdan fazladır.
– Kore ekonomisinde milli tasarrufların yüksekliği GSYİH / Sabit Sermaye yatırımları oranını da olumlu olarak etkilemektedir.
– Kore ekonomisinin gelişmiş, dengeleri yerinde bir ekonomi olması sonucunda ortalama faiz ve enflasyon hadleri Türkiye’dekilerin çok çok altındadır.
– Kore ekonomisini böylesine güçlü kılan insan alt yapısıdır. Yıllık patent sayıları, bilimsel yayınları, AR-GE gelişmeleri maalesef ülkemizde henüz hayal bile edemeyeceğimiz boyutlardadır. İki ülkenin verilerinin karşılaştırılması bizi bu sonuçlara götürüyor.
– Nüfus açısından ülkemizin Kore’nin 1,5 katı bir nüfusa sahip olmasına rağmen, istihdam sayılarımız hemen hemen eşittir. Dolayısıyla istihdamın nüfusa oranında Kore’de bu oran %49.36 iken Türkiye’de bu oran %33.16dır.
– Kore’de işsizlik oranları da emsali gelişmiş ülkeler düzeyinde olup, bizden çok düşüktür.
– Güney Kore 2014 yılı itibariyle 1,3 trilyon dolarlık bir dış ticaret hacmine sahiptir. Bizim üç katımız büyüklüğündeki bu dış ticaret hacmi ile Dünya dış ticaretinden %3’e yakın pay alırken, bizim payımız %1 dolaylarındadır.
– Güney Kore sürekli dış ticaret fazlası veren, ihracatının ithalatı karşılama oranı %100’ün üzerinde olan bir ülkedir. Ülkemizde bu veriler ise negatiftir.
– Güney Kore ileri teknoloji üreten, know-how sahibi bir ülke olması itibariyle, ihracatının yapısı da buna uygundur.
– Güney Kore dış ödemeler dengesi sürekli fazla veren bir ülkedir. Ülkemizde ise bu durum tam tersinedir. Ödemeler dengemiz devamlı açık verdiği için bu açığı dış kaynaklarla kapatmak gibi bir can sıkıcı bir problemimiz vardır.
Bu husus, maalesef bir türlü kalıcı çözüm için çaba göstermediğimiz geçici pansumanla idare ettiğimiz kangren olmaya yüz tutan bir yara gibi gelişmektedir.
Söylenecek çok şey var. Ancak özeti bu diyelim.
“Nerede hata yaptık?” diye başladık yazımıza. Bu sorunun cevabı tek değildir.
Kısa kısa yanıtlar bulmaya çalışalım.
– 1960-2002 yılları arasında ihtilaller, müdahaleler, değişen anayasalar, seçim kanunları Türkiye siyasetinden istikrarı aldı götürdü. Koalisyon hükümetleri sanki ülkeyi birlikte yönetmeye değil, parça parça ülkeyi yöneten, birbirleri ile ortak değil hasım gibi hareket eden yapılar olarak ülkenin yıllarını ve kaynaklarını tükettiler.
– Bırakın hükümeti, her bakan değişiminde devlet kadroları hallaç pamuğu gibi atıldı.
– Ne var ki, yaklaşık 12 yıldır iktidarı mutlak hakim bir tek partili yönetime sahibiz. Ancak, üretmeyen, teknolojik gelişme sağlamayan ekonomik yapımız ağırlaşarak devam etmiştir.
Daha kötüsü, ortalama ekonomik büyüme hızımız daha önceki dönemlerin ortalama büyüme hızının ne yazık ki gerisinde kalmıştır. Zihniyet değişmediği için tek partiye dayanan iktidar da yaramıza merhem olmamıştır.
– İstanbul’un ve özel kesimin siyaset ve bürokrasi üzerinde etkileri de yönetimde yozlaşmayı ve kaynak israfını körükledi.
– Çağdaş eğitimle toplumun evrilmesi hareketi, çeşitli nedenlerle sekteye uğratıldı. Yazboz tahtasına çevrildi.
– Bizde Kore gibi planlı kalkınma dönemleri yaşadık. Ancak bizzat kendi yaptığımız planlara inanmadık, hiçbir planımız hedefine ulaşmadı.
– Teşvik adı altında ülkenin kaynakları çar çur edildi. Selektif davranılmadı. Hak edenle hak etmeyen ayrılmadı. Popülist yaklaşımlar, ne yazık ki, bu alanda da varlığını etkili kıldı.
Tamam, devletimizin kurgusunda hatalar yaptık, siyasetçilerimiz popülist davrandılar, bürokrasimiz ehil değildi. Hepsini kabul ediyoruz.
Peki, özel sektörümüz, bu kesimin anlı şanlı temsilcileri, onlar ne yaptı?
Dünya’ya mal olmuş bir marka mı yaratabildik? Bu gün en önemli ihraç kalemlerimiz, yabancı sermaye ile ortak olarak ürettiğimiz yabancı lisanslı ve yabancı markalı mallardır. Hâlbuki biz onları Kore’nin korumacılığının iki katını aşan bir süre ile pamuklar içinde sakladık, koruduk. Sonuç ortada! Bu gün özel sektörümüzün tarihi geçmişi en gerilere giden büyükleri bile su şişelemek, yoğurt yapmakla uğraşıyorlar.
Onlar bunları yaparken 30 yıllık Kore korumacılığından Samsung, Hyundai, Deewoo, Ssangyong gibi, çoğu Türk vatandaşının bir çırpıda sayabileceği, dünyanın tüm ülkelerinde bayrak dalgalandıran, her biri kendi alanının liderlerinden ve o alanın teknolojisine öncülük eden dev firmalar çıktı.
Kore firmaları zor, ama doğru olanı seçti. Kendi tüketicisini istismar etmenin kolaycılığı yerine, uluslararası piyasaların enginliklerine yelken açtılar ve başardılar.
Biz başaramadık. Kimse kimseye suç atmaya kalkmasın, hepimiz suçluyuz.