Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/ankmailc/ertugrulonen.com/wp-includes/pomo/plural-forms.php on line 210
ULUSÇA ZOR GÜNLER GEÇİRİYORUZ – Ertugrul Önen
ULUSÇA ZOR GÜNLER GEÇİRİYORUZ

“Acaba artık girdiğimiz kış aylarının kasveti, hüznü, griliği mi?” diye düşünüyorum. Ama bu düşünce tarzının bir yanılgı olduğunu anlamam uzun sürmüyor.

Ulusça koyu gri, bulanık günler yaşıyoruz. Ne yazık ki “Her yeni gün bir mutluluğun başlangıcıdır” diyemiyoruz.

Zaten iç ve dış koşulların ağır baskısıyla sıkışıp kalmışken, bir de salgın belâsıyla karşı karşıya kaldık. Çok yönlü uluslararası meselelerin aktif oyuncusu olduk.

Zaten Irak’taydık, bir de Suriye’ye girdik ama Suriyeliler de bize girdiler. Bir anda yoğun bir şekilde maruz kaldığımız göçü maalesef sınır bölgemizde tutamadık, kontrol edemedik. İç sorunlarımızla boğuşurken, bir de Suriyeli göçmenler sorununa enerji harcar hale geldik.

Yetmedi Libya’dayız. Ancak, ne hikmetse başta Arap dünyası ve dahi NATO müttefiklerimiz, hatta son zamanlarda can ciğer kuzu dolması olduğumuz, NATO ile ilişkilerimizi bir kenara atma pahasına savunma sistemleri satın aldığımız Rusya bile her uluslararası meselede karşımıza çıkar oldular. Yanımızda kim var diye bakıyoruz. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” deyişini hatırlıyoruz.

Yunanistan tüm tarih boyunca izlediğimiz edepsizliği ve şımarıklığı ile fırsatı ganimete çevirmenin peşinde.

İçeriye bakıyoruz, umutlarımızı yeşertecek, bizi geleceğe güvenle baktıracak tek bir gelişme yok.

Siyaset sahnesi adeta bir arena, üsluplar kırıcı, yıkıcı. Birleştirici olmak yerine inadına ayrıştırıcı.

Ekonomi tam manasıyla umutsuz bir vaka durumuna gelmiş. Yüksek enflasyon, değer kaybeden milli paramız, gerileyen milli gelirimiz. Açık veren dış ticaretimiz ve dış ödemeler dengemiz, tarihimizde ilk kez eksi bakiye veren merkez bankamız ve üretmeyen ekonomik yapımızla gerçekten perişan bir görünüm veriyor.

Hele bir de işsizlik sorunumuz var ki, işte en can acıtanı da o. Özellikle genç işsizliği, nitelikli nüfusun işsizliği, toplumu derinden etkileyen bir ulusal sorun haline gelmiş bulunuyor.

Yıllarca ailelerinin dişinden, tırnağından artırarak okuttukları ve artık hayatını kurtaracak gözüyle baktıkları evlatlarının halen harçlıklarını onlardan almak durumunda kalmalarının hem o gençler, hem de aileleri için nasıl bir acı olduğunu düşünün.

İşsiz diye nitelendirdiğimiz bu gençler “ne iş olsa yaparız” diyen eğitimsiz, niteliksiz kimseler değiller. İş bekleyenler; mühendisler, hukukçular, iktisatçılar, öğretmenler, sağlıkçılar aklınıza gelen ve gelmeyen tüm disiplinlerden “git oku da adam ol” diye gönderip, yıllarını harcatıp, mezun ettiklerimiz.

İşte bu tablonun üzerine bir de salgın belası eklendi. Sağlık Bakanımızın ve tam olarak kimlerden oluştuğunu bilemediğimiz Bilim Kurulu’nun!  mahcup bir şekilde yönettikleri salgın, maalesef gerek yönetim hataları, gerekse halkımızın umursamazlığı ile nihayet bizleri acı gerçekle yüz yüze getirdi. Demek ki tüm sorumluluğu bu toplumun en bilinçli ve disiplinli kesimi olan 65 yaş üstündekilerin omuzlarına yükleyerek, onların anayasal haklarını gasp ederek bir yere varmak mümkün değilmiş.

Şimdi daha acı önlemler söz konusu. İşyerleri kapatılıyor. Ama geçimini oradan sağlayanlar, yaşamlarını nasıl sürdürecekler belli değil. Hastalansanız hastaneler de yer yok. Özel hastaneler tüm etik değerleri bir kenara atmışlar “fırsat bu fırsattır” anlayışı ile fahiş kazanç peşinde. Eğitim durmuş, ekonominin çarkları yavaşlamış, devletin vergi geliri azalmış, çık işin içinden çıkabilirsen.

Hani bir söz vardır. “Durum vahim ama umutsuz değil”. Bu ulus nice güçlüklerden, nice umutsuz denilen koşullardan zor sınavlar vererek çıkmış, elbet bu güç koşulların da üstesinden gelecektir. Bunun şartı Cumhuriyetimizin kurucusu, Türk milletinin ebedi önderi Atatürk’ün gösterdiği ilim, irfan ve çağdaşlık yolunu izlemektedir.

Halkı birlik ve beraberlik içinde tek yumruk olmuş, her alanda gerçek bağımsızlığı, yani tam bağımsızlığı hedefine koymuş milletimizin bu sınavdan da yüzünün akı ile çıkacağından asla şüphem yoktur.

Yeter ki koşullar sağlansın.