Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/ankmailc/ertugrulonen.com/wp-includes/pomo/plural-forms.php on line 210
SANSÜRÜN BÖYLESİ – Ertugrul Önen
SANSÜRÜN BÖYLESİ

Geçen yıl “Nasıl bir toplum olduk” diye bir yazı yazmıştım. Günümüzün toplumunda gördüğüm rahatsız edici gelişmelere, değer yargısı değişimlerine dikkat çekmekti amacım.

Ancak, o yazımın bir bölümünü oluşturan televizyon yayıncılığına yönelik eleştirilerimi, durumun giderek daha can acıtıcı bir hal alması nedeniyle yeniden ele almayı gerekli gördüm.

Televizyon yayıncılığımız; topluma örnek olacak, ders verecek, eğitici, toplum yararına yönlendirici tarafını maalesef her geçen yıl kaybetmektedir.

Oysa bu kuruluşların Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından sıkı bir denetime tabi tutulduğu da bilinmektedir.

RTÜK, içki bardaklarını, sigaraları buzlamaya çalışırken, bu uygulamanın komik görüntülerin ortaya çıkmasına neden olduğunu, hatta gizlenmek istenilen şeylere daha çok dikkat çektiğini görüyor ve çok daha önemli durumlar varken bu uygulamanın yararsızlığına rağmen sürdürülmesini anlayamıyoruz.

Peki alkol ve sigaradan çok daha fazla genç beyinler üzerine etkili sahnelerle dolu olarak her akşam onlarcası ekranları kaplayan dizilere ne demeli. Çok az istisnası dışında tamamı şiddet içeren ve şiddeti olağan gösteren bu dizilerde toplumun en itibarlı kişileri suç örgütü liderleridir. Bunlar adeta imrenilecek, takdir edilmesi gereken kişiler gibi takdim edilmektedir.

Saray gibi evlerde oturan bu çete reisleri büyük servetlere, ordu sayısında silahlı, külahlı kişilere hükmetmektedirler.

Güzel kadınlar etraflarında pervane, devlet kuruluşlarının yetkilileri ise ya bunlara yandaş ya da bunların adam yerine koymadığı, gerekirse gözünü kırpmadan canlarını aldığı soysuz veya çaresiz kimselerdir.

Bir dizide katledilenleri saysanız, herhalde her bölümde bir mezarlık doldurursunuz. Af yoktur, en küçük kusur hayatla ödenmektedir bu dünyalarda.

Reis ve adamları dilediklerini, sanki öldürme hakkına sahipmiş gibi bir rahatlık içindedirler. Onlarca insanı öldürüp, yürüyüp gitmektedirler. Ne hesap soran, ne hesap veren vardır. Kanun da, polis de, hâkim de bunlardır sanki.

Henüz ilköğretim, lise düzeyindeki çocukların bunlara öykündüğü, onlar gibi giyinmeye, onlar gibi davranmaya, hatta racon kesmeye çalıştıklarını sıklıkla duyar hale geldik. Biz duyuyoruz da, dileğimiz bu konularda önlem almaya, toplumu bu sağlıksız gidişten korumakla görevli başta RTÜK olmak üzere yetkili kurum ve kuruluşların da duyması ve bir sorumluluk hissi ile harekete geçmesidir.

Elinde makinalı, ağzında sigara, onlarca vurulan kişi kan revan içinde yerlerde yatıyor. Biz adamın ağzındaki sigarayı buzluyoruz.

Hani “güleriz ağlanacak halimize” deyişine ne kadar uygun düşen bir durum.

Oysa toplumumuzun örnek alabileceği tarihi kişilerin, toplumun önde gelen, rol model olabilecek sanatçılarının, yazarlarının, bilim adamlarının konu edileceği dizilerin, belgesellerin bu şiddet içerikli dizilerin yerini alması toplumumuzun kabullenmeyeceği, izlemeyeceği yapıtlar olur diye mi düşünülüyor?

Bu şiddet içerikli dizilerin yapımcılarını, TV yöneticilerini ve yetkili devlet kurum ve kuruluşlarını bir kez daha duyarlı olmaya ve göreve davet ediyoruz.