26 Nisan akşamı müjdeyi aldık. Bu defa hayli uzunca bir süre kapanıyoruz. Yani hüküm giymeden yeniden hapse mahkûmuz desek yeridir.
Geçenlerde varlıklı bir hanımefendinin Boğazdaki yalısından halkımızla paylaştığı “Sakın evde sıkıldık demeyin” şeklindeki öğütünü de dikkate alarak günlerinizi onunki gibi renkli ve eğlenceli hale getireceğinizden ve bizi yeniden evlere kapatanlara bu lütuflarından dolayı minnet ve şükran duyacağınızdan eminim.
Şikâyetlerinizi duyar gibiyim, “benim evim de yalı olsa, benim evimden de Boğaz manzarası görülebilse ben de sıkılmam” diye.
Kolayı var be kardeşim. Kapa gözlerini kendini yalında farzet, gözlerinin önünden Boğazın güzelliklerinin akıp gittiğini hayal et! Bunları da ben mi öğreteceğim.
Eğer ben hayal etmeyi bile beceremiyorum diyorsan, aç televizyonu bul bir dizi, nasıl olsa tamamı Boğaz manzaralı köşklerde, yalılarda geçiyor. İşte sen de Boğazdasın artık.
Bazılarınızın “İyi de kardeşim biz işimizi gücümüzü kaybettik. Dükkânı tezgâhı kapattık. Bir yıldır 5 kuruş gelirimiz yok, hadi kendimizi 80-90 m2’lik bodrum katında, doğalgazı, elektriği kesik olduğu için soğuk ve karanlık evimizde gözlerimizi kapayarak Boğazda, güneşin tatlı sıcaklığını ve ılık rüzgârın esintisini yüzümüzde hissederken, akıp giden teknelere kaptırdık diyelim. Peki açlıktan yapışmış midemizi nasıl mutlu edeceğiz bir de onu anlat bakalım” dediğinizi duyar gibiyim.
Onun da kolayı var, aç televizyonu. Her gün envai çeşit yemekler yapılıyor. Kebaplar, bonfileler, pirzolalar, tencere yemekleri, börekler, pilavlar, tatlılar ne istersen. Usta eller en iyi malzemeleri kullanarak bunları evinize kadar getiriyor.
Olmadı, sucuk, pastırma reklamları ne güne duruyor, ızgarasını mı istersin, yoksa üzerine yumurtayı kırıp, fırından taze çıkmış dumanı üstünde ekmekle yumurtanın sarısını patlatıp ağzına atanları seyretmek mi? Bu da seni tatmin edip, karnını doyurmuyor mu?
Ben de zaten doyacaksın demedim ki, doyar gibi yapacaksın.
Bak bunları yap göreceksin, hiç sıkılmayacaksın, günlerin nasıl akıp gittiğini anlamayacaksın.
Sen bu kapanma günlerini sıkılmadan böyle renkli, güzel geçir, arkası zaten hepimiz için ferah, huzurlu günlerle dolu bir gelecek vadediyor.
Yani normalleşeceğiz, yine doluşacağız otobüslere, dolmuşlara, AVM’ler dolup taşacak. Maskeler çene altına inecek. Hiçbir şey olmamış gibi düğün dernek eğlenceler düzenleyeceğiz. Belki kongreler, mitingler yapacağız. O soysuz, şekilsiz covid 19 denilen sinsi virüse gününü göstereceğiz. Türklerle uğraşmanın öyle kolay bir şey olmadığını anlayacak ve kısmetini başka kapıda aramak üzere buradan çekip gidecek o melun.
Nasıl ferahladınız değil mi? Hayatın ne güzel olduğunun böylece bir kez daha farkına vardınız. Şimdi içinizden iyi ki bu koronalı günleri yaşadık, iyi ki bizleri böyle, evlere kapatmışlar. Böylece hepimiz yokluktan varlık yaratmayı, karanlıktan aydınlık çıkarmanın umutsuzluktan umut yakalamanın uzmanı birer yaşam sihirbazı, yaşam gurusu olduk, diye gururlanacaksınız.