KARİYERİN EŞİĞİNDE

Değerli Gençler,

Ülkemizde işsizliğin, özellikle yüksek öğrenimli işsizliğinin son yıllarda gösterdiği artış sizlerin kariyer planlaması açısından çok daha dikkatli davranmanız gerektiğini ortaya koymaktadır.

Dilerseniz önce sizlere bu konuda kendi yaşadıkları ve deneyimleri ile anlatacakları olduğuna inandığımız Başkanımız Sayın Ertuğrul Önen’e kulak verelim.

“Kariyer planlamasında gerçekçi olmak zorundayız. Kendi imkânlarımızı, ülkenin imkânlarını ve ulaşmak istediğimiz hedefleri alt alta yazarak bundan gerçekçi bir sonuç çıkarmalıyız.

Yaptığınız eğitim, kendinizi geliştirmek için ortaya koyduğunuz ek çabalar, sosyal çevreniz, aile ve bireysel maddi imkânlarınız sizin kariyer planlamasındaki dayanağınızdır.

Ancak, ülkenin koşulları, yapmak istediğiniz kariyerdeki rekabet koşulları, günümüz koşullarında diğer mesleklere göre avantaj ve dezavantajları sizlerin kararını mutlaka etkileyecektir.

Ben söylediklerimi somutlaştırmak için kendi örneğimi anlatayım. Hukuk fakültesini bitirdim. O günün koşullarında belki ilk tercihim değildi. Ancak, öğretmen olan babasını 3 yaşında kaybetmiş bir Anadolu çocuğu için kısmen çalışarak da devam edebileceğim için bu yola girmiştim. Öğrenim esnasında Ziraat Bankasında çalışmaya başladım. Bankanın tüm üst düzey görevlerinde müfettiş kökenlilerin bulunması beni çok etkiledi. Çevrem bundan ibaretti. O günün koşullarına göre, diğer memurlara göre iyi para alıyorlardı. Müfettiş olmaya karar verdim. Teftiş kurulu sınavlarına hukuk fakültesi mezunlarını da alıyorlardı. Sosyal çevrem, maddi imkânlarım, ülkemin o gün için kariyer olarak sunduğu fırsatların kıyaslaması sonucu bu yöne meylettim. Belki yaptığım eğitimin direkt hedefi olmasa da kendim için optimal sayabileceğim bir kariyer yaptım. Mutlu da oldum.”

Değerli gençler,

Bu sayfaları okuyorsanız demek ki dış ticarete ve bu alanda kariyer yapmaya sıcak bakıyorsunuz diye değerlendiriyoruz.

Meslek seçiminizde, kariyer planlarınızda Sayın Önen’in yukarıda değindiği şartların yanında, gençlerimizin şan, şöhret, itibar, para, istikbal, güven risksiz bir yaşam gibi her kişiye göre değişen öncelikleri rol oynamaktadır. Tabi yalnız kişiye göre değil, dönemlere ve bu dönemlerdeki değer yargılarına göre de kariyer planlaması, meslek seçimi etkilenmektedir.

O mesleğin sağladığı imkânlar, hayat koşulları, itibarı ve toplumsal değer yargıları genç kişileri yönlendirmektedir.

Bir dönem devlet memurluğunun çeşitli kolları olan kaymakamlık, diplomatlık, müfettişlik, uzmanlık gibi meslekler seçilirken dönemin etkilerini görmek mümkün olduğu gibi, avukatlık gibi mesleklerin de günün koşullarına göre öne çıktığını görmekteyiz.

Ancak, bunların hepsi bir tarafa kişisel tercihinizi yaparken kendi değer yargılarınızı, yeteneklerinizi, sonuçta kendi mutluluğunuzu ön plana çıkarın. Mesleğinde mutsuz olan başarıyı ve bunun yanında yaşamında mutluluğu da yakalayamıyor.

Genel düşüncelerimizi bu şekilde ifade ettikten sonra dış ticaret sektörü özelinde kariyer imkânları ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi de sizlerle paylaşmak isteriz.

Günümüz Türkiye’sinde yaklaşık 150 milyar dolar ihracat, 250 milyar dolar dolaylarında da bir ithalat büyüklüğüne ulaşılmıştır. Toplam olarak bu gün için 400 milyar doları aşkın bir dış ticaret hacminden bahsediyoruz. Salt ihracat ve ithalat yapan firmaların dışında ayrıca üretim yapan firmaların önemli bir bölümü de ithalat ve ihracat faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. 2013 yılsonu itibariyle ihracat belgesi sahibi 60.117, ithalat belgesi sahibi 67.117 firma mevcuttur.

Türkiye İhracatçılar Meclisince yapılan bir araştırmaya göre 2013–2018 yılları arasında sektörde 1,5 milyonun üzerinde eğitimli elemana ihtiyaç olacaktır. Bunun yaklaşık %5i beyaz yakalıdır. Diğer bir ifade ile her yıl 30.000 dolayında beyaz yakalı istihdamı söz konusudur.

Büyüklüğünü bu şekilde ortaya koyduğumuz dış ticaret sektöründe 3 ayrı seçeneğiniz bulunmaktadır;

— Kamu görevlisi olmak,
— Özel sektörde çalışmak,
— Girişimcilik yapmak,

Kamu görevlisi olarak esas itibariyle Ekonomi Bakanlığı ve İhracatçı Birliklerinde
uzman yardımcılığı ilk akla gelenlerdir. Dolaylı olarak Ticaret ve Sanayi odaları ile Gümrük İdareleri de akla gelebilecek istihdam yerleridir.

Kamu görevlisi olmanın özelliklerini sanırım birçoğunuz biliyordur. Geliri az ancak toplum içinde itibarı gelirine nispetle daha iyidir. Güven ve istikrar sunar. Ülkemizde maalesef özellikle üst düzeylere yükseldikçe nitelik yerine, sübjektif değerlendirmeler zaman zaman ön plana çıkar.

Ancak, kamu görevinde de sıradanlık yerine mutlak iyi bir kariyer çizgisi yakalanması önerilir.

Kamuda özellikle ekonomik birimler geçmişte özel sektör için bir okul görevi görürken, günümüzde bu niteliğin artık geri planda kaldığı görülmektedir.

İkinci bir seçeneğiniz yukarıda sayılanlarda da ifade ettiğimiz gibi her yıl büyüyen ve yeni imkânlar sunan özel sektördür. Özel sektörü yalnızca Milli şirketlerle sınırlı olarak kabul etmemek gerekir. Günümüzde yurt içi ve yurt dışında çok iyi okullarda öğrenim gören gençlerimizin uluslararası şirketlerde görev aldıklarını, başarılı olduklarını ve çok üst düzeye yükselme becerisini gösterdiklerini görmekteyiz.
Ancak, özel sektörde “İltifat marifete tabiidir.” Yani bilgi, deneyim ve beceriniz varsa ve bunu işinize yansıtabiliyorsanız bu sizin orada kalıcı olmanızı ve yükselmenizi sağlar.

Özel sektörde, diploma tek başına bütün kapıları açmaz. Belgenin mutlaka bilgiyle altının doldurulması gerekir.

Özel sektörde başarınızdan pay alırsınız, başardığınız sürece vazgeçilmez olursunuz. Aksi o iş yerinde sonunuz olur. Özel sektörde “ Kazan-Kazan” sistemi caridir.

Başarılı olursanız çok mutlu olursunuz, kamuya göre farklı hayat standartlarına ulaşırsınız. Özel sektörde çalışmak bisiklete binmek gibidir. Pedalı çevirebildiğiniz sürece bisikletin üzerinde kalmaya ve hedefinize doğru ilerlemeye devam edersiniz.

Gelelim üçüncü ve sonuncu seçenek olan girişimciliğe. Osmanlıda Türkler asker, memur ve çiftçi idiler. Bu gün girişimcilik olarak nitelendirdiğimiz faaliyetleri azınlıklar yapıyordu. Cumhuriyetin kuruluşu ile iş başa düştü. Türkler çok gecikme ile de olsa esnaf, tacir, ithalatçı, ihracatçı, sanayici olmaya başladılar. Bu gün Türkiye’nin en önde gelen grupları olan Koç, Sabancı, Eczacıbaşı Cumhuriyetten sonra kurulan ve gelişen şirketlerdir.

Gençlerimizin önünde 3 kulvar var. Geçmişte gelişmiş bir özel sektörü olmayan, girişimcilik kavramı henüz yer etmemiş toplumumuzda özellikle yüksek eğitimli gençler için tek seçenek kamuda görev almaktı. Bu itibarla her ne kadar rekabet koşulları kesinleşse de gençlerimiz artık seçeneğe sahiptir.

Birçoğumuz girişimciği, aileden devam eden veya kalan kurulu bir düzeni veya böyle bir teşebbüs için yeterli sermayesi olanların yapabileceği bir iş olarak değerlendirmektedirler.

Oysa girişimcilik her şeyden önce bir fikir sahibi olmaktır. Tabi ki uygulanabilir, ayağı yere basan, teknik deyimle fizibıl bir fikirdir söz konusu olan. Fikrin orijinalliği, yaratıcılığı başarı için fazlası ile önem taşımaktadır. Günümüzde fikir bulmak sermaye bulmaktan daha zordur.

Girişimcilik fikir sahibi olmak yanında vizyon, bilgi, inisiyatif alma, liderlik gibi bir dizi niteliklere de ihtiyaç gösterir.

Türkiye’de mobil telefon yokken ve dünyada da henüz fazla yaygın değilken Murat Vargı isminde genç bir girişimci bu fikri Türkiye’de de uygulamak için başta büyük gruplar olmak üzere çalmadık kapı bırakmıyor. Sonunda Çukurova grubunun patronu Mehmet Karamehmet bu işe sermaye koymaya razı oluyor. Kendi ifadesi ile “200–300 bin abone bulabilirsek bu iş kendini kurtarır.” Diye yola çıkıyorlar. Bu şekilde kurulan Turkcell bu gün Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri, vergi rekortmeni ve New York borsasında hisseleri kote edilmiş tek Türk şirketi ve ulaştığı abone sayısı 35 milyon kişi. Murat Vargı ise Türkiye’nin dolar milyarderleri arasında yer alıyor.

Garajlarda doğan Microsoft’u, Facebook’u hepiniz biliyorsunuzdur.

Ülkemizde maalesef girişimcilerimizin genel nüfusa oran halen gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Ancak, gençlerimizin bu alana daha fazla ilgi duyduklarını görmekteyiz.
Girişimcilik zorlu bir uğraştır. Günahı da sevabı da size aittir. Bir küçük tekne ile okyanusa açılmak gibidir. Ancak, hedefe varırsanız artık farklı imkânların sahibi olursunuz. Başarmanın tüm zevki ve onuru sizindir. Ama başaramazsanız bu defa başaramamanın tüm hayal kırıklığı, yıkıntısı yine sizindir.

Değerli gençler,

Her hedefin kendine özgü imkânları ve zorlukları var tüm bunları değerlendireceksiniz. Ancak, ondan önce önemli olan siz ne istiyorsunuz? Nasıl bir yaşam düşlüyorsunuz? Hangi hedeflere ulaşmayı umuyorsunuz? Buna karar vermeniz gerekmektedir.

Ne var ki yalnızca karar vermek yetmiyor. Bu günkü keskin rekabet koşulları içinde eğitiminizin, deneyimlerinizin, sosyal çevrenizin, diğer tüm imkânlarınızın varmak istediğiniz hedefe sizi taşıyabilecek düzeyde olmasına dikkat etmeniz gerekmektedir.

Aksi takdirde, sadece hayal etmekle yetinirsiniz.

İmkânlarınızla, hedeflerinizin örtüşmesi sizi başarıya götürecektir.

Gerçekçi olmak kariyer planlaması yaparken bunu gözden kaçırmamak zorunludur.

Hepinizin kariyer hayallerinin gerçek olmasını gönülden diliyoruz.