KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM

dis-ticaret

Son haftalarda özellikle dış ticaret açığı verdiğimiz bu durumun, dış ödemeler açığımızın en önemli nedeni olduğu ve kazanmadan harcayan bir ekonomiye yol açtığı ve sonuçta ekonomimizin dış kaynak ihtiyacının sürekli arttığı üzerinde durduk.
Dış ticaret açığı vermemiz kabul edilmelidir ki, uyguladığımız ekonomi politikalarının sonucudur.
Dış ticaret açığına sebep oluşturan bu ekonomi politikalarından en önemlisi ve göz önünde bulunanı, açık veren dış ödemeler dengemizin bu açığını sıcak para ile kapatmak ve bu amacı gerçekleştirmek üzere gelen bu paralara yüksek faiz uygulamak ve bu suretle yaratılan döviz bolluğu ile Türk Lirasını aşırı değerli hale getirmektir.
Bu gerçeği 2001–2013 yılları arasını kapsayan çizelgelerle dikkatlerinize sunmak istiyoruz.

Tüketici Fiyat Endeksi (%)

Pariteler

Yıllar Türkiye A.B.D. Türkiye-A.B.D Yılsonu Parite TL/$ Enflasyon  farkına göre
Enflasyon Farkı düzeltilmiş parite
2001 54.4 2.8 51.6 1.439
2002 45.1 1.6 43.5 1.634 2.181
2003 25.3 2.3 23.0 1.395 3.129
2004 8.6 2.7 5.9 1.342 3.849
2005 8.2 3.4 4.8 1.350 4.076
2006 9.6 3.2 6.4 1.405 4.271
2007 8.8 2.9 5.9 1.167 4.544
2008 10.4 3.8 6.6 1.512 4.812
2009 6.3 -0.3 6.6 1.505 5.129
2010 8.6 1.6 7.0 1.546 5.467
2011 6.5 3.1 3.4 1.906 5.849
2012 8.9 2.1 6.7 1.782 6.047
2013 7.3 1.5 5.8 2.134 6.452

Yukarıdaki çizelgede Türkiye ve A.B.D tüketici fiyat endekslerini ve bunların yıllık farkı ile yıl sonları itibariyle TL/$ paritesini verdik. Görüleceği üzere iki ülkenin enflasyon hadleri arasında A.B.D. lehine özellikle 2001–2003 yılları ağırlıklı olmak üzere ciddi farklar vardır.
Oysa yıllık parite seyrinden, bu farkın TL/$ paritesine yansımadığını görüyoruz. Enflasyona yenik düşen bu para enflasyon haddi çok düşük olan Dolar ($) karşısında değer kaybına uğramamakta hatta değer kazancı göstermektedir. Bu normal bir gelişme olmayıp uygulanan yüksek kur ucuz döviz politikalarının bir neticesidir.
Oysa tüm parametreleri sabit addettiğimizde çok yüksek rakamlara ulaşıyoruz. Hatta 2001, 2002 yıllarını anormal sayılabilecek koşullardan arındırdığımızda dahi 2013 yılsonu itibariyle 2.876 TL’lik bir kur rakamı hesaplanmaktadır. Bu nedenledir ki, bugün kurda yaşanan yükselişleri anormal bir gelişme olarak değil, normal bir düzeltme olarak kabul etmek gerekir.
Milli paranın aşırı değerli tutulması, ithalata prim vermek ve aynı oranda ihracatı da cezalandırmak gibi etki yapar. Kendi elimizle ithalatı coşturmuş, ihracatı engellemiş oluruz ve rekabet gücümüzü yok ederiz. Nitekim Türkiye’de bunları yaşadık. Tüketilen malların her türlüsü, hammadde ve sanayi ara girdileri ithal edilirken rekabet gücünü kaybeden milli sanayi ne yazık ki zarar gördü.
Döviz fiyatlarının ucuzluğu özellikle özel sektörün dövizle borçlanmasını teşvik etti. Ne yazık ki bu politikalar bizi bir türlü tutulamayan döviz fiyatları ile karşı karşıya bıraktı.
Bir musibet bin nasihatten daha etkili olur diyelim.